Üç bir yanı düşmanla çevrili ülke : Gürcistan

“Türkiye’nin bizim için yaptıklarını asla unutmayacağım.” Bu sözü; bağımsızlığını kazandığı ilk aylarda, Sovyetler Birliği’nin yıllar boyu zihinlere kazıdığı olumsuz Türk imajından etkilenerek ülkelerinin Türkler tarafından işgal edileceğini düşünen Gürcistan’ın lideri Mihail Saakaşvili söyledi.2008 Güney Osetya savaşında büyük tahribata uğrayan Gürcistan’a en büyük yardım elini 90’ların başında olduğu gibi yine Türkiye uzattı. Etki coğrafyamızda heyecan verici faaliyetlerde bulunan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi’nin (TİKA) geçtiğimiz kasım ayında savaşta evsiz kalanlar için inşa ettirdiği 100 konut Gürcistan yetkililerine teslim edildi.

Bu dostluğundan ötürü Türkiye’ye bir kez daha minnetini ifade eden Saakaşvili için galiba bundan daha büyük bir teselli olamazdı. Çünkü tabiri caizse üç bir yanı düşmanla çevrili olan –Türkiye ve Azerbaycan hariç, bunu sunduğumuz konularla daha iyi göreceğiz- ve elinde kaybedilmeye hazır parçalanmış bölgeleri bulunan bir ülke liderinin komşu devletten böyle bir yardım görmesi kendileri için oldukça etkileyicidir. Ayrıca TİKA’nın Gürcistan’da buna benzer pek çok faaliyeti devam etmektedir. Peki Gürcistan’ı bu kadar tedirgin eden nedir ve kuşatılmışlık duygusunda ne kadar haklıdır?

Bünyesinde farklı etnik grupları barındıran ve Sovyetler Birliği öncesi ve sonrasında bu konuda çeşitli sorunlarla karşılaşan Gürcistan’ın bugün içinde bulunduğu durum kendisi kadar diğer bölge devletlerini de ilgilendirmektedir. Bölge denklemlerini değiştirebilecek potansiyele sahip olan unsurların oluşturduğu hareketliliklerin tesirleri şu ana dek pek çok çatışmanın meydana gelmesini sağlamıştır. Bugün kısmi dondurulmuş vaziyette tutulan bu sorunlar Batı’nın bölgeye olan yaklaşımını da ölçer vaziyettedir.

Renkli Devrim sonrasında Gürcistan lideri Mihail Saakaşvili ülke bütünlüğünü zedeleyecek olan Abhazya ve Güney Osetya ayaklanmalarına karşı önemli tedbirler almıştır. Görüleceği üzere bu ayrılıkçı hareketlerin birbirlerine olan benzerlikleri ortak tarihi ve coğrafi birlikteliklerinden kaynaklanmaktadır.

Yakın dönemin siyaset bilimcilerine göre Saakaşvili Acaristan konusunda başarılı olursa diğer ayrılıkçı unsurlar konusunda da başarılı olacaktı. Bu yüzden Tiflis yönetiminin olaylar karşısındaki tepkisini Batum’da gerçekleşen olayları anlayarak çözebilmek mümkündür. Ülkede meydana gelen ilk sorun, Gürcistan devlet yönetiminin bu olaylar karşısındaki anlaşmacı tavrını büyük derecede etkilemiştir.

Acaristan Sorunu

Gürcistan’ın güneybatısında, Türkiye sınırında yer alan ve nüfus çoğunluğu Müslüman olan Acaristan bölgesine 1921 yılında Gürcistan’a bağlı özerk cumhuriyet statüsü verilmiştir. Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin zamanında buradaki yerli Müslüman halk bölge dahilinde ayrılıkçılık çıkardığı suçlamasıyla Kazakistan’a göç ettirilmiştir.

Sovyetler Birliği’nin yıkılışına kadar sukunetini koruyan bölgede 1991 yılından itibaren etnik ve bölgesel ayrılıkçı hareketler başlamıştır. Güçlü bağımsızlık hareketlerinin yayıldığı bu dönem üzerinde Gürcistan’ın ilk zamanlar izlediği aşırı milliyetçi politikaların da büyük etkisi vardır. Ülkenin bağımsızlığını kazanmasını takiben Acaristan Yüksek Komisyonu Başkanı Aslan Abaşidze Tiflis yönetiminden bağımsız olarak, kendisine en büyük desteği sağlayacağını düşündüğü Rusya’yla yakınlaşmak amacıyla çeşitli anlaşmalar düzenlemiştir. Ayrıca yapılan yeni düzenlemelerde Tiflis yönetimine turizm, Batum limanı ve sınır kapısı gelirleriyle ilgili çeşitli yaptırımlar uygulanmış, elde edilen gelirlerin merkezi yönetime verilmemesi kararlaştırılmıştır.

Gürcistan lideri Eduard Şevardnadze Acaristan’ın merkezden bağımsız faaliyetlerinin kabul edilemez olduğunu ve bundan dolayı Abaşidze’nin istifa etmesi gerektiğini belirtmiştir. Buna karşı Abaşidze Tiflis yönetiminin kendilerince yasal olmadığını ve Acaristan tarafından tanınmayacağını ilan etmiştir. Mihail Saakaşvili dönemine kadar Batum ve Tiflis arasında yaşanan krizler Renkli Devrim sonrası farklı bir boyut kazanmıştır.

Saakaşvili’nin Acaristan ve Tiflis arasında bulunan Colohi bölgesinden geçişinin engellenmesinin ardından sorun için nihai müdahale etkisini göstermiştir. Yönetime geldiğinde ılımlı konuşan Saakaşvili’nin olumlu çabalarını karşılıksız bırakan Abaşidze Tiflis ile her türlü ilişkiyi kestiğini açıklayarak yeni bir kaosun oluşmasına neden olmuştur.

Deneyecek başka bir yolun kalmadığını anlayan Gürcistan yönetimi Acaristan liderinin görevinden istifa ederek Tiflis’e itaat etmesi ve yurtdışına çıkması çağrısında bulunmuş ve bu olayları takiben Rusya Acaristan liderinin daha kontrollü davranması için devreye girerek Abaşidze’nin görevinden istifa etmesini sağlamıştır.

Acaristan liderinin Rusya’ya sığınmasının ardından Saakaşvili bu bölgenin idari haklarını kısıtlayarak Gürcistan’ın bağımsızlığından bu yana başını ağrıttığı Acaristan sorununu kansız bir şekilde çözmüş oldu. Acaristan’ın etkin bir muhalif liderle en baştan beri sürdürdüğü olumsuz tavırlar diğer ayrılıkçı bölgeler için de örnek teşkil etmiş ve bugün dahi çözülemeyen sorunların oluşmasını sağlamıştır.
Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download