Ermenistan’da İkinci Sarkisyan Dönemi

Ermenistan’da sonucu baştan belli olan cumhurbaşkanı seçimleri kampanyası süresince yapılan anketlere ve kamuoyu araştırmalarına göre mevcut cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın bu seçimi kazanacağı belirtiliyordu. Ancak bundan sonraki süreci anlamak için, önceki seçimlere nazaran kamu nezdindeki popülerliğini artıran ve siyaset sahnesinde güç kazanan diğer adayların durumunu incelemekte fayda var.

Örneğin Miras Partisi lideri Raffi Hovhannisyan, 2011 yılının başlarından itibaren halkın sorunlarıyla yakından ilgilenmiş, farklı bir protesto tarzı olarak oturma eylemi ve açlık grevi gibi yöntemleri uyguladı. Hatta aynı yıl bıyık kesme eylemiyle de kendisinden çokça söz ettirdi. Hovhannisyan bu seçim sürecinde de ilgi çekici vaatlerde bulunarak popülerliğini artırdı. Dağlık Karabağ’ı devlet olarak tanıyacağını, Türkiye ve Ermenistan ilişkilerinde daha olumlu bir siyaset izleyeceğini ve ülkeyi bölgesel sıkışmışlıktan kurtaracağını söyledi.

Hovhannisyan’a benzer bir diğer etkili aday da, seçim kampanyası süresi içerisinde silahlı saldırıya uğrayan Paruyr Hayrikyan’dır. Hayrikyan Ermenistan siyasetindeki en tecrübeli isimlerden birisi olarak, Sovyetler’den beri makul siyasi önerileriyle bilinen bir isim. Hayrikyan’ın bu seçimlerdeki yaklaşımları ve uğradığı suikast Ermenistan’ın içinde bulunduğu siyasi baskıyı da gözler önüne seriyor. Adaylardan Andreas Ghukasyan’ın, mevcut lider Serj Sarkisyan’ı eleştirerek bu seçimlere katılmaması gerektiğini belirtip açlık grevine girmesiyle kendisine destek veren tek isim olarak Paruyr Hayrikyan’ı görüyoruz. O da hali hazırda yönetimde olan bir ismin seçimlere katılmasının bir demokrasi ayıbı olduğunu ve adil seçimleri gölgelediğini belirterek Ghukasyan’la birlikte üç günlük açlık grevine girdi. Hayrikyan’ın seçim vaatleri de aynen Hovhannisyan’ınki gibi bugünkü Ermenistan’ı değiştirecek mahiyette. Genel olarak Rusya karşıtlığı içeren vaatler, esasta Ermenistan anayasası ve yasama sisteminin kökten değiştirilmesi ile birlikte komşularla iyi ilişkileri hedeflemektedir. Meclisteki koltuk sayısını yarıya indirip yasama sürecini hızlandıracağını, ilk altı ayda anayasanın tamamen değiştirilmesi için referanduma gideceğini açıklayan Hayrikyan ülkenin Rusya hegemonyasından kurtulması için her yolu izlemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca Dağlık Karabağ görüşmelerinden çekilerek daha sakin bir atmosferde olumlu politikalar oluşturulması gerektiğini savundu. Uğradığı silahlı saldırıdan sonra sorumluluğu Moskova’ya veren Hayrikyan, Rusya’nın halâ eski yöntemlerle kendisine yönelik provokasyonlar peşinde olduğunu dile getirdi. Yani Hayrikyan’a göre, seçimlerde Rusya’nın etkisi tartışılmazdı. Bir diğer aday Aram Harutyunyan ise, Hayrikyan’ın açık bir dille Rusya düşmanlığı yaptığını ve bunun kabul edilemez olduğunu savundu.

Her ne kadar farklı öneri ve siyasi düşüncelere sahip olan adaylar yarışsa da, Ermenistan’da geleneğin bozulmayacağı yani şu anda gücü elinde tutan liderin yeni dönemde de aynı siyasi geleneği devam ettireceği görülüyor. Sarkisyan’ın yeni döneminde Ermenistan’ın farklı bir siyaset izleyeceğini söylemek zor. Çünkü Rusya ile devam eden stratejik ilişkiler, Dağlık Karabağ konusundaki değişmez tavırlar, Türkiye’ye yönelik 2015 beklentileri ve Avrupa Birliği ile NATO’ya karşı denge siyaseti bu şekilde devam edecek gibi görünüyor. Zaten iki hafta önce Rusya Savunma Bakanlığı’nın Ermenistan’a yaptığı ziyaret de dikkatli şekilde incelenirse, Rusya Ermenistan’la var olan güçlü ilişkilerini asla kaybetmek istemeyecektir.

Meselenin Türkiye’ye bakan boyutunda ise, sözde soykırım iddialarının 100. yıldönümü olan 2015 yılıyla ilgili hazırlıklar yeni cumhurbaşkanı döneminde tamamlanacak. Zaten Sarkisyan’ın konuyla ilgili tutumu daha önce olduğu gibi şimdi de diaspora tarafından sert bir dille eleştirilmekte. Bu konuda Sarkiyan’ın tek başına hareket ettiğini söylemek yanlış olur. O da, Türkiye ile normalleşme sürecinin tamamlanması ve ekonomik ilişkilerin güçlenmesini istiyor. Fakat soykırım meselesi önündeki en büyük handikap. Bu yüzden, Türkiye’yi uluslararası arenada sıkıştıracak olan her türlü çalışmayı Ermenistan-Diaspora-Karabağ üçgeninde destekleyecektir. Sarkisyan’ın Ermenistan-Diaspora-Karabağ formülasyonu, sağlam bir siyaset çerçevesinde güçlü bir Ermenistan meydana getirebilir. Fakat Ermenistan’ın iç siyasi krizi olan Karabağlı-Ermenistanlı siyasetçi kavgası bu formülün uygulanabilirliğini engelleyecektir.

Serj Sarkisyan Dağlık Karabağ’ın Tanınmasına Karşı

Serj Sarkisyan, Karabağ kökenli bir asker-siyasetçi olarak barış görüşmelerinin akamete uğramasını bir siyasi çizgi olarak benimsemektedir. Bu durum kendisine göre, Ermenistan’ın siyasi direnci için şarttır. İkinci olarak, Sarkisyan sözde Dağlık Karabağ yönetimini bağımsız bir devlet olarak tanımaya karşıdır. Yani Kafkasya’da ikinci bir Ermeni devleti istememektedir. Bunun iç ve dış siyasette pek çok sebebi bulunmaktadır. Bu sebeplerden birisi, hali hazırda var olan Ermenistan devleti bünyesinde varlığını rahatça sürdüren ve güç dengelerini elinde bulunduran Karabağ lobisinin ayrı bir devletle güç kaybına uğramaması isteğidir. Diğer sebep, bağımsız bir devlet haline gelecek olan Dağlık Karabağ’ın Rusya desteğini almaya devam edip edemeyeceğidir. Elbette derinlemesine tartışılması gereken bu konu, Türkiye ve Azerbaycan’ı yakından ilgilendirmektedir.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download