Türkiye Ermenistan’ı sömürür mü?

Seçim süreci yaklaştıkça iç ve dış politikaya yönelik öz eleştirilerin arttığı Ermenistan’da son dönem Türk dış politikası da başlıca tartışma mevzusu olmuş durumda.

Geçtiğimiz gün Erivan Radyo Impulse’da değindiğimiz temel konulardan biri Türk dış politikasının Neo-Osmanlıcı bir anlayışla hareket edip etmediğiydi. Neo-Osmanlıcılık Ermenistan için önem kazanan bir söylem.

Batı kökenli belirli çevrelerin Türkiye’ye yönelttiği Neo-Osmanlıcı yakıştırması Türk-Ermeni ilişkilerinde Türkiye’nin Ermenistan’ı etki altına almaya çalıştığı yönünde izlenimler oluşturuyor. Nitekim Ermenistan Cumhurbaşkanı Serz Sarkisyan’ın “Türkiye artık bizim işimize karışmasın” çıkışları da belirli endişelerin doğduğunu gösteriyor.

Bize sıkça sorulan “Karabağ konusunda da aktif olmaya çalışan Türkiye’nin amacı nedir?” sorusu, Türkiye’yi on yıllar boyunca kendi kabında tutarak gelişmesini ve uluslararası platformda kendisini rahat ifade edebilmesini engelleyen dahili zihniyetle benzerlik göstermekte.

Türkiye’nin Filistin meselesinde sürdürdüğü haklı tavrı, Balkan bölgesinde sorun çözücü hamleleri, Kıbrıs konusunda sesini yükseltebilme gücü ve Karabağ sorununda barışın sağlanması için öne sürdüğü şartlar “Osmanlı ruhunun diriltilme çabaları” olarak yorumlanmakta.

Burada dikkat çeken husus, icadı bizden olmayan Neo-Osmanlılık konusunun bazı Arap ülkeleri ve Kafkasya’da tedirginlikle karşılanmasıdır. Kendisini Arapların temsilcisi gibi sunarak ve Türk dış politikasının haksız bir çizgi izlediğini belirterek “Arapların Osmanlı’ya bakışı o kadar da iyi değil, ne yapmaya çalışıyorsunuz?” yorumlarıyla Türkiye dışındaki her türlü yabancı desteğine açık çek bırakan Arap aydınları aslında tüm dünyaya ortak bir mesaj vermekteler : “Arap coğrafyasını dilediğinizce sömürün, yeter ki Türkler bu toprakları etki alanı olarak görmesin.” Fahmy Howeidy gibi pek çoğunun oluşturmaya çalıştığı tablo budur.

Aynen Arap aydınları gibi, Sarkisyan da “Türkiye bizim akıl hocamız değildir” demekte ve bölgede elde tutulur bir ittifak arayışına girmektedir. Türk hükümetinin uzattığı zeytin dalını geri çevirip, Kıbrıslı Rumlarla ve Yunanistan’la ittifak arayışı ne derece mantıklıdır bilinmez.

Ayrıca aydınların ve liderlerin mesajları halk tabanında tartışmasız etkiler doğurmaktadır. Doğal olarak Türkiye’nin her alanda bu ülkeleri abluka altına alacağı ve sömüreceği endişesi oluşmaktadır. Tıpkı Sovyetler Birliği dağıldıktan hemen sonra Gürcistan’daki bazı kesimlerin “Türkiye bizi işgal mi edecek?” endişesi gibi…

Ermenistan ittifak çabalarında başarısızlığa uğrasa bile, Türkiye’ye yönelik olarak son aylarda sertleştirilen söylemleri seçim vaktine kadar sürdürecek. Halk işsizlikten ve ekonomik güçsüzlükten bunalırken “düşman”a yönelik sert söylemler gündemi meşgul etmeye devam edecek. Hatta ve hatta Ermeni tüccarlarının Türkiye’den gelen mallara gümrük fiyatının artırılmasına yönelik isyanı dahi görmezden gelinerek…

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download