Kafkasya’nın İsrail Saldırısına Yaklaşımları

İsrail işgali altındaki Gazze’ye insani yardım ulaştırmak isteyen yardım gönüllülerine yönelik olarak gerçekleştirilen İsrail müdahalesi uluslararası arenada çok büyük yankı bulmuştur… İsrail’e karşıt olan veya olmayan her devlet ve organizasyon bu müdahalenin uluslararası hukuka aykırı olduğu kadar vicdani ilkelere de zıt olduğunu vurgulamıştır. Özellikle çeşitli ülkelerde din ve insan hakları hassasiyetine sahip olan sivil toplum kuruluşları büyük çaplı gösteriler düzenlemiş ve İsrail’in bölgedeki varlığının tartışmaya açılması gerektiğini belirtmişlerdir.

İsrail’in sebep olduğu olayların Türkiye-İsrail ilişkilerine bakan yönü ise belirli çevrelerce farklı şekillerde yorumlanmaktadır. Türkiye’nin Orta Doğu’da büyüyen prestiji ve dış politikada atılan pek çok adımın Türkiye’nin bölgedeki konumunu güçlendirmesi Türkiye aleyhtarı çevrelerin son gelişen olaylarla ilgili farklı tutum sergilemelerine sebep olmaktadır. Olayın gerçekleştiği andan itibaren Kafkasya ve Rusya medyasında yer alan haberler çoğunlukla olayı tasvir özelliği taşımıştır. Belirli yayın organlarından sağduyu sahibi yazarlar ise İsrail’in kuruluşundan itibaren bölge ve dünya üzerinde büyük sorun teşkil ettiği yönünde açıklamalarda bulunmuşlardır. Rusya’daki yayın organlarından Pravda İsrail’in Türkiye’ye yönelik olarak yanlış bir tutum içerisine girdiğini ve bu devletin kuruluşundan itibaren terörü meşru bir yöntem olarak kullandığını vurgulamıştır. Meseleyi Türkiye’ye yönelik bir hareket olarak algılayan Pravda, yardım gönüllülerinin çabalarını övmüştür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında Rusya’nın İsrail’e karşı tavrı net olmuştur. Rusya resmi olarak İsrail’i kınamakla beraber hukuki temellere dayanmadan hareket ederek sivillere karşı girişilen bu hareketin uluslararası hukuku çiğnemek anlamına geldiğini ve Gazze’deki işgalin en kısa zamanda sona erdirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Rusya’daki diğer yayın organları da Türkiye ile İsrail arasında gerilen ilişkilerin yeni dengeler oluşturabileceğini, Akdeniz’de bir savaş çıkabileceğini ve İsrail’in bu konuda kendi inisiyatifiyle kendi sonunu hazırlayabileceğini dile getirmişlerdir.
 
Kafkasya’da ise konuya yönelik farklı yaklaşımlar sergilenmiş ve Türkiye’nin konumu üzerinden açıklamalar yapılmıştır. Azerbaycan’da şimdiye kadar en kapsamlı İsrail karşıtı gösteriler düzenlenmiş ve İsrail’in son tutumu ile ilgili pek çok öngörüde bulunulmuştur. Azerbaycan basınında Türkiye ile İsrail arasında oluşan gerilimi doğrudan kamuoyuna aktarmakla beraber meselenin muhtemel sonuçlarına da değinilmiştir. Çeşitli insan hakları kuruluşları İsrail aleyhtarı gösteri düzenlemiş ve şimdiye kadar bölgede İsrail’in gerçekleştirdiği katliamların derhal son bulması çağrısında bulunulmuştur. Bu gösterilerde İsrail karşıtlığı ile birlikte Türkiye lehine sloganlar atılmış, Türkiye’nin yalnız olmadığı dile getirilmiştir. Azerbaycan’daki insan hakları örgütü DEVAMM ve Milli-Manevi Değerler İçtimai Birliği İsrail ve Türkiye Büyükelçilikleri önünde “İsrail’e itiraz, Türkiye’ye destek” adında gösteriler düzenlemişlerdir.(1) Azerbaycan medyasının Türkiye destekli haberleriyle kamuoyu aydınlatılmış ve daha önce İsrail’e karşı yapılmayan gösteriler son olaylar neticesinde gerçekleştirilmiştir.
 
Türkiye’nin ilişkilerini normalleştirmeye hedeflediği Ermenistan’da ise konuyla ilgili çok farklı tutumlar sergilenmiştir. Meselenin Ermeni menfaatleri boyutuna değinilen açıklamalar, içerisinde pek çok çelişkiyi barındırmakla birlikte Ermenistan’ın Türkiye-İsrail krizinden ne şekilde karlı çıkabileceği tartışılmaktadır.
 
Bir Ermeni haber sitesine konuşan Ermenistan Uluslararası İlişkiler ve Siyasi Analizler Merkezi’nden araştırmacı Ruben Mehrabyan İsrail hücumunun asıl sebebinin İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu ifade etmiştir: “Yardım isteyip kara sularını ihlal edenlerin asıl amacı İsrail’in iradesi ve hoşgörüsünü test etmekti. Uzun vadede İsraillilerin hakkının Filistinlilerden daha önemli olduğunu savunan bir güç iktidara gelmiştir.(2) Doğal olarak da İsrail sanıldığı gibi kendi güvenliğini sağlayacaktır.” diyen Mehrabyan insani yardım gemisine yapılan saldırının Türkiye’ye yönelik bir saldırı olmadığını savunmaktadır: “İsrail’in amacı kimin bayrağı ve kimin gemisi orada olursa olsun, İsrail’in güvenliğini her şartta ve her ortamda sağlamaktır.” Mehrabyan meselenin siyasi ve hukuki sonuçlarına yönelik olarak ise şöyle konuştu: “Unutmamalıyız ki Türkiye-İsrail ilişkileri hiç olmadığı kadar kötü bir duruma girmiştir. Bu İsrail’in sorunu değil, Türkiye’nin Orta Doğu’da canlandırmaya çalıştığı etkinin oluşturduğu bir sıkıntıdır.”
 
Armenianow haber sitesinde yer alan bir başka analizde ise bu meselenin 2009 itibariyle gelişen gerilimin bir sonucu olduğu, Türk dış politikasının bu tip fevri hareketlerle Ermenistan’la normalleştirilmesi hedeflenen ilişkilere de zarar verdiği ve Batı’nın Türk siyasetinden hoşnut olmadığı vurgulanmaktadır. Son olarak İran’la işbirliğine giden Türkiye’nin içinde bulunduğu durum bir çıkmazdır. Ajansa göre Davos ile başlayan gerilim süreci meyvelerini vermektedir. Erivan Devlet Üniversitesi’nde bulunan Ruben Melkonyan’ın görüşüne göre ise yeni dönemde Knesset’te Ermeni Soykırımı tanınabilir ve Yahudi lobileri bu konuda gerekli desteği sağlayabilir. Melkonyan’a göre Türkiye ile İsrail arasındaki stratejik işbirliği kısa sürede yok olamaz ancak ileriki dönemlerde gerçekleştirilecek olan seçimlerde muhtemel farklılıklar kendisini gösterecektir. Aynı yönetimin devamının Ermenistan’ın aleyhine olacağını vurgulayan Melkonyan daha önceleri Pakistan’ın Ermenistan yerine Azerbaycan’ı desteklediğini hatırlatmaktadır.
 
İsrail’in tutumunu sert dille kınayan Rusya ve Azerbaycan Türkiye’ye olan yaklaşımlarını olumlu çerçevede sürdürmektedir. Ermenistan’ın süreçle ilgili tahminleri ise şu şekilde oluşmaktadır :
 
- İsrail parlamentosu Türkiye ile gerilen ilişkiler sonrasında sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıyacaktır.
- Dünya genelinde faaliyet gösteren İsrail lobileri sözde soykırım ile ilgili olarak yeni tutumlara sahip olacak, Ermenistan’ın desteklenmesi sağlanacaktır.
- Türkiye’deki mevcut hükümet yeni seçimlerde galip olur ve hakimiyetini devam ettirirse bu süreç Ermenistan için sonu gelmez sorunları meydana getirecektir.
- Mevcut süreçte Türkiye’de azınlıklara yönelik şiddet olayları artabilir. Özellikle Yahudi ve Ermeni azınlıklar Türkler tarafından tacize uğrayabilirler. 1955 sendromu yaşayan Ermeniler yeni olaylara hazırlıklı olmalıdır.
- Türkiye bölgede etkin güç olma çabalarını sürdürmeye devam ederse kısa vadede İsrail gerilimine benzer yeni sorunlar oluşacaktır.
 
Mehmet Fatih ÖZTARSU – Kafkasya Uzmanı
 
(1) “Türkiye’ye Destek, İsrail’e İtiraz”, http://islam-azeri.az/view.php?adid=20100601130058, Erişim Tarihi: 01.06.2010.
(2) Israel Cares for National Security, http://news.am/eng/news/44.html, Erişim Tarihi: 01.06.2010.
You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download