İran Etnik Çatışmayı Neden Körüklüyor?

Güney Kafkasya’nın kalbi olarak nitelendirilebilecek Dağlık Karabağ bölgesi sahip olduğu stratejik konum ve belirlenememiş olan statüsü sebebiyle pek çok siyasi ve ekonomik hareket için elverişli imkanlara sahip. Ermenistan’ın devam eden işgali sebebiyle Ermeniler’e ek olarak, Erivan’ın ortaklık kurduğu ülkelerin rahat hareket edebildiği Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ve bölge aleyhine çeşitli gelişmelerin yaşandığına şahit oluyoruz. Bölgede yeni anlaşmazlık ve huzursuzluklara yol açabilecek olan bu gelişmeler bir anlamda İran’ın Kafkasya’da yükselen güç olma isteğiyle de yakından ilgilidir.

Nevruz Bayramı’ndan hemen sonra, Dağlık Karabağ’ın önemli şehirlerinden olan Şuşa’da yayını başlatılan Talışistan’ın Sesi radyosu yeni dönem gerginlik kaynaklarından birini teşkil etmektedir. Ermeniler tarafından kurulan ve İran’ın desteklediği belirtilen radyonun Azerbaycan’daki Talış halkının sorunlarına eğilmesi, Talış kültürü ve dilinin geliştirilmesini amaçlaması ve Bakü yönetiminin Talışlar’a uyguladığı iddia edilen baskıyı bölgedeki tüm Talışlar’ı bilinçlendirmek amacıyla ele alması gibi konular Azerbaycan’dan büyük tepki topladı. Radyonun internete verilen yayınlarında kullanılan haritada hem Karabağ’ın hem de Azerbaycan’da Talışlar’ın yoğun olarak yaşadığı güney bölgesinin ayrı topraklar olarak gösterilmesi tartışmayı alevlendirdi.

Sayısı resmi kaynaklarca 76 bin civarında olarak belirtilen fakat yabancı kaynaklar tarafından 100 binin üzerinde gösterilen Talış nüfusu, yoğun olarak Azerbaycan’ın güney bölgelerinde yaşamakta ve ağır bir İran etkisinde bulunmaktadır. Azerbaycan’da nüfus bakımından ilk sıralarda yer alan Talış halkıyla ilgili olarak Ermenistan ve İran’ın ayrılıkçı faaliyetler yaptığı ileri sürülmektedir. Nitekim Erivan’da periyodik şekilde İran destekli olarak düzenlenen Talış Konferansı da bunun bir örneğidir.

Radyo konusuna yönelik olarak tepkilerini dile getiren Talış kökenli Azerbaycanlı aydınlar bunun resmen Ermeni provokasyonu olduğunu ve Azerbaycan’da etnik çatışmalar için zemin hazırlama amacı bulunduğunu dile getirdiler. Ermeni tarafının konuyla ilgili açıklamaları ise şaşkınlık oluşturdu. Yapılan açıklamalara göre Azerbaycan’daki Lezgi, Avar ve Tat gibi diğer etnik unsurların kendilerini özgürce ifade etmeleri ve yaşadıkları zorlukları paylaşmaları amacıyla yeni girişimler başlatılacağı belirtildi. Buna ek olarak, bu etnik unsurların işgal altındaki Kelbecer bölgesinde yapımı devam eden Suvorov ve Madatov Askeri Okulu’nda eğitim görmeleri için destek programlarının başlatılacağı duyuruldu.

Radyo programcılarının konuştuğu Talış dilinin İran bölgesindeki Talışlar’ın ağzına benzediği yönündeki kanaatler ve Ermenistan’da düzenlenen Talış Konferansı’ndaki İran desteği ise farklı bir tartışma başlattı. İran’ın Azerbaycan’a yönelik olarak sürdürdüğü olumsuz siyasi yaklaşımların ve son dönemde gerilen ilişkilerin örtülü savaş başlattığı da belirtiliyor. Görünürde Azerbaycan’ın İsrail’le olan iyi ilişkilerine tepki verdiğini belirten İran’ın 1979 devriminden beri çevre ülkelere yönelik yıkıcı faaliyetleri bilinmektedir. Fakat hem Azerbaycan hem de Türkiye ile Ermenistan üzerinden giriştiği gizli mücadele farklı şekillerde kendisini gösteriyor. Ayrıca Talışlar’la ilgisi olmayan Şuşa şehrinden etnik yıkım politikası izleyen Ermenistan ve İran’ın psikolojik ataklarda bulunduğu da görülebilir. Çünkü Karabağ Savaşı sürecinde, zaptedilmesi zor olan Şuşa Ermenistan tarafından kolaylıkla işgal edilmiş ve Azerbaycan kuvvetlerinin morali bu olay neticesinde çökertilmişti. Sonradan Ermeniler’e yapılan karşı saldırılar da başarısız olmuştu. Karabağ sorunu bağlamında Ermeniler için büyük anlamı olan Şuşa’nın ayrılıkçı faaliyetlerin merkezi olması psikolojik savaş bağlamında önem taşıyor.

İran resmi yetkilileri radyo ile herhangi bir bağlarının bulunmadığını ve asla bu tür siyaset izlemediklerini belirtseler de, Karabağ sorununda destek verdikleri Ermeniler’in böyle bir adımı tek başına atması mümkün görünmemektedir. Aynı zamanda, Karabağ’da statükoyu destekleyici yaklaşımları İran’ın burada farklı faaliyetleri desteklediği yönünde kanaat oluşturuyor. Yıllardır Batılı yetkililerin de açıkladığı üzere, Karabağ bölgesi İran üzerinden gelen uyuşturucu trafiği için önemli bir merkez olmuş durumdadır. Azerbaycanlı yetkililere göre ise; İran-Afganistan-Pakistan, Afganistan-İran-Azerbaycan hattı gibi, Afganistan-İran-Karabağ illegal uyuşturucu hattı hem İran’a hem de Ermenistan’a büyük para girişi sağlıyor.

Kafkasya’da Etkin Olmak İçin Her Yol Mübah

30 Mart’ta Bakü’de gerçekleştirilen Güney Azerbaycan Konferansı ise İran-Azerbaycan ilişkilerinde yeni gerilime sebep oldu. İran’da yaşayan Azerbaycan Türkleri’ne yönelik artan baskı ve hapsetme olaylarının ele alındığı konferanstan sonra İran Azerbaycan’a nota gönderdi. Geçen yıl Azerbaycan’ın Eurovision şarkı yarışmasına katılmasını sert bir dille eleştiren İran, bu sefer tepkisini diplomatik yolla göstermeyi tercih etti. Bakü’de faaliyet gösteren Atlas Araştırmalar Merkezi direktörü Elhan Şahinoğlu Eurovision yarışmasının gerçekleştirileceği yerde yakalanan İranlı casusların patlayıcılar taşıdığını ve farklı bir grubun da Bakü’deki ABD elçiliğine saldırı öncesinde etkisiz hale getirildiğini belirtiyor. Şahinoğlu dünya kamuoyunun endişeleri doğrultusunda; İran’da artan baskı, sosyoekonomik durum ve kuruyan Urmiye Gölü’nün yol açacağı çevre sorunlarını tartıştıkları konferansta da İranlı provokatörlerin başarısızlığa uğratıldığını söylüyor. Kısacası İran’ın bölgede izlediği etkinlik siyaseti alışılmadık yollarla tezahür ediyor.

İran ve Azerbaycan arasındaki gerilimin Ermenistan için avantaj olduğunu belirten Ermeni uzman Armen İsraelyan ise bölgedeki İran karşıtı faaliyetlerin tamamen Türkiye tarafından desteklendiğini ve bu iki ülkenin İran’ı bölmek istediğini ifade ediyor.

Her ne kadar Ermenistan’ın bölge devletleriyle ilişkilerinde İran’ın yeri önem taşısa da, Ermenistan muhalefetinde İran karşıtı eğilimler de artmakta. Ermenistan’da Rusya gibi hareket etmeye çalışıp ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda varlığını güçlendirerek bölgede güçlü bir aktör olmaya çalışan İran’a yönelik artan muhalefeti dikkatle incelemek gerekir. Hem Ermeni halkının artan İranlı turist ve yatırımcılara yönelik hoşnut olmayan tutumları hem de İran’ın devlet olarak burada var olmasının Ermenistan’ın egemenliğine zarar vereceğini düşünen siyasi gruplar büyük handikap oluşturuyor.

Ermenistan’ın güneyinde bulunan ve İran’la alışverişin sağlandığı, ayrıca doğudan ve batıdan Azerbaycan topraklarıyla sarılı olan Syunik eyaletiyle ilgili tartışmalar Ermeni muhalefeti ve İran arasında kısa da olsa gerilimli ilişkilere sebep oldu. İran’ın, Syunik bölgesinde koyun otlatmak için büyük arazileri kiralamak istemesinin sorun oluşturacağını belirten Taşnak Partisi İran’ın bu girişimini derhal durdurmasını istedi. Yapılan anlaşmaya göre İran kira karşılığında tarım aletleri de verecek ve Ermenistan’dan küçükbaş hayvan ithal edecekti. Rusya ise bu fakir bölgenin kalkınmasını engelleme pahasına İran yatırımlarına karşı çıkan muhalefetin yaklaşımlarını anti-Türkizm olarak değerlendiriyor. Rus analistlere göre, Taşnak Partisi Ermenistan’a çobanlık yoluyla giriş yapacak olan Azerbaycan Türkleri’nin Ermenistan’ı ele geçirmesinden endişe etmekte. Bu yaklaşım Rusya’nın da İran gibi etnik ayrışmaları bölge siyaseti haline getirdiğini göstermektedir.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download