Ermenistan’da Sevr Haritaları

Devletlerarası ilişkiler duygular üzerine değil, menfaatler üzerine kurulur ve yürütülür. Ancak kimi zaman menfaatin gerçekleşmesi için duygusal açılımlar yapılır ve bir nevi duygu tabanlı bekle-gör politikası uygulanır. Türkiye – Ermenistan ilişkilerini de, Ermenistan kaynaklı duygusal bekle-gör politikalarıyla açıklamak mümkündür. Özellikle son dönemlerde Ermenistan yönetiminin Türkiye ile ilgili yaklaşımları, karşılığı kısa vadede beklenen ve maddi-manevi taleplerin acilen yerine getirilmesi gereken bir minval üzerinde devam etmektedir. Kendisini yetmiş yıl alenen sömürüp yirmi yıldır perde arkasından sömürme faaliyetlerini devam ettirenlere olan bağlılığı ise Türkiye karşıtlığının güvencesi olmuştur.

Ermenistan yönetimi, AGİT Genel Sekreterliği konusunda Türkiye’ye destek vermeyeceklerini ifade etti. Bu haber ajanslara düşerken, Beyrut’ta Ermeni gençlerin Türk işadamlarına saldırdığını öğrendik. Beyrut’taki fuarda Ermeni gençler üzerinde “Türkler: Suriyeli, Lübnanlı, Yunanlı, Ermeni ve Kıbrıslıların katili” yazılı pankartlarla Türk işadamlarına saldırmış ve “tarihi felaketin insanca kabul edilişi” için insanca bir müdahalede bulunmuşlardı. Zaten Serj Sarkisyan da her demecinde “Türkiye bize akıl hocalığı yapmasın” demeyi ihmal etmiyor…

Tüm gelişmeler Türkiye’yle şartsız şekilde anlaşma isteğinin farklı tezahürlerini yansıtıyor. Türkiye’ye olan ihtiyaç elbette diaspora ve Kafkasya’daki büyük abiden dolayı açıkça dile getirilemiyor. Fakat bu cesaretsizlik Sarkisyan’ı öyle bir duruma getirdi ki; hem halk, hem aydınlar hem de muhalefet kendisinden duyduğu memnuniyetsizliği açıkça dile getirebilmekteler. Öyle ki, Tunus olayları başlar başlamaz, Erivan’da da bunun tekrarlanabileceği beklentisi ekser Ermeni uzmanlarının dilindeydi.

Sevr’in mezarından çıkarılması üzerine inşa edilen devlet politikasının hiçbir zaman için yaşama şansı yoktur. Bu politika sadece belli bir süre için işsizlik, yolsuzluk konuları ve muhalif seslerin üzerini örtmek amacıyla kullanılabilecek değerdedir.

Erivan sokaklarına, Sevr’in 90. yılına binaen asılan afişler de ancak kahvehane sohbetleri derecesinde itibar görebilir. Kimse bugünkü vaziyette Türkiye ile anlaşmanın ekonomik, siyasi, kültürel ve hatta askeri alanlarda Ermenistan’a sağlayacağı katkıyı dillendirmemekte. Bu durumda da, Büyük Ermenistan haritaları ancak halk pazarındaki satıcıların para kazanmasını sağlayacak bir materyal oluyor. Devlet anlayışındaki aşırı romantizm ve gerçeklik arasındaki büyük uçurum bundan ibarettir.

Ermeni halkı her ne kadar televizyon kanallarından, gazetelerden ve siyasi söylemlerden olumsuz şekilde etkilense de ortada var olan ekonomik güçsüzlük gerçeği gözlerin yavaşça açılmasını sağlamaktadır.

Türkiye’de durum farklı mı?

Yıllar boyu tarihçi olanı da, olmayanı da “üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanla çevrili ülke” söylemlerinden epey kazanç elde ettiler.

Büyük Ermenistan, Kürdistan, Pontus, Megalo Idea ve hatta Büyük Sırbistan korkulu rüyalarımız olarak karabasan haline sokuldu.

Çevremizdeki herkes “büyük”tü. PKK’ya destek veren Suriye bile haritasında Hatay’ı eksik etmedi.

Ama kendine güvenen bir vizyonla hareket edince manasız tartışmalarla zaman kaybetmek yerine Büyük Türkiye’yi düşünebilir hale geldik.

Bugün ; Nahçıvan’da Türkiye’nin sözünün geçerliliğini konuşabiliyoruz.

Bugün ; Batum’da Türkiye etkisinin ekonomik döngüde en sağlam hareket noktası oluşuna şahit olabiliyoruz.

Bugün ; Balkan bölgesinde, dün kanlı bıçaklı olduğumuz halklarla ortaklıklar kuruyoruz, onların gençlerini eğitiyoruz.

Bugün ; Uygur Türkleri’yle Çin’de namaz kılabiliyoruz.

Bugün ; Tebriz’de “Yaşasın Türkiye” sloganlarının atılışına vesile olabiliyoruz.

Büyük Türkiye vizyonu, Yunan’a karşı savaşıp birkaç yıl sonra ilk samimi barışı yine Yunan ile sağlayan Atatürk’le başlamamış mıydı?

Herkes kendine göre bir harita çizedursun, düşman düşmanla ortaklık kurmaya devam etsin, Türkiye özgüvenle adım atmaya devam etmeli ve bölgede söz sahibi olduğunu ispatlamalıdır.

Düz mantık siyaseti gütmeden, her noktasında Türk izi olan bu coğrafya kendi kaderine terk edilemez.

Yunanistan da, Ermenistan da, Irak ve Suriye de Türkiye olmadan bu bölgede hayat hakkına kavuşamaz.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download