Ermenistan Hazır, Hedef 2015

Türk dış politikası son aylarda dikkatini çoğunlukla Arap baharına yoğunlaştırmış ve bölgede acil çözümün sağlanması için yoğun bir diplomasi çalışması yürütmüştür. Bölgedeki gelişmelere ek olarak Mavi Marmara meselesinden dolayı İsrail’le ilişkiler konusu yeniden gündeme gelmiş, Güney Sudan’ın bağımsızlığının uluslararası hukuka göre hangi konumda olduğu tartışılmaya başlanmış ve Rusya-Gürcistan savaşının üçüncü yılında gerilen Rusya-Gürcistan ilişkilerinin Türkiye’ye etkisinin ne olacağı da çevre ülkelerce gündeme alınmıştır. Tüm bu konuları farklı şekillerde ele alan Ermenistan Türkiye’nin inişli çıkışlı dış politikasını gün be gün ayrıntısıyla takip etmekte ve Ermeni uzmanlar muhtemel gelişmelere yönelik politikaların üretilmesi için siyasileri uyarmaktadır. Güney Sudan’ın Karabağ için bir örnek oluşturup oluşturmayacağı tartışılmakla birlikte, İsrail’in Türkiye’yle ilişkilerinin bozulmasını fırsat bilerek Knesset’in 1915’i soykırım olarak tanıması yönünde çalışmalar teşvik edilmektedir. Türkiye pek takip edemese de, Vatikan’ın da 2015’e kadarki süreç içerisinde arşivlerdeki bilgileri açıklayarak “Ermenilere uygulanan şiddet ve işkencelerin kitaplaştırılması” çalışmasına girişmesi de durumun ciddiyetini gözler önüne seren bir öneme sahiptir. Kitaplaştırma sürecinde çeşitli sergiler ve medya yoluyla eldeki bilgilerin paylaşımının yapılacağı da duyurulmuştur.

Hem diaspora ile hem de muhalif kanatlarla yakınlaşma çabasını artık somut bir şekle dönüştüren Ermeni yöneticiler de “Ermeni Soykırımının 100. Yıl Etkinlikleri Uluslararası Teşkilat Komisyonu” oluşturmuştur. Buna göre 2015 yılına kadar periyodik oturumlarla Türkiye’nin 1915’e yönelik tavırlarını netleştirme ve çeşitli alanlarda baskı kurma çalışmaları gündeme getirilmiştir. Komisyonun ilk oturumunda Taşnaksutyun Partisi Siyasi İşler Sorumlusu Giro Manoyan da meselenin her yönüyle ele alınması ve buna göre sağlam politikalar üretilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serz Sarkisyan da soykırıma uğrayan bir halk olarak diğer halkların da acılarını görmezden gelmediklerini, Türkiye’nin inkarcı politikalarının önüne geçilmesi gerektiğini ve uluslararası siyaseti bu tür olumsuzluklardan kurtarmak gerektiğini belirterek yeni politikalar sürecinin başlatıldığını dile getirmiştir.

Ermenistan yönetiminde ciddi şekilde ele alınan 2015 hedefinin yanı sıra, siyasilerin Türkiye ile ilişkiler konusundaki ılımlı tavırlarına da şahit olmaktayız. 2015 hedefi öncelikle Ermenistan’ın diaspora ile birlikte hareket etme şansının oluştuğu bir zemin oluşturmaktadır. Çünkü şu ana dek bizzat Sarkisyan’ın da Batı’daki Ermenileri kendi ülkelerine yatırım yapmaya davet etmesi ve buna karşılık bulamaması Ermenistan’ın bölgede daha da yalnızlaşmasına ve Rusya yönlü politikalara bel bağlamasına yol açmıştır. Bundan sonraki süreçte hem diasporaya göz kırpmak hem de diasporanın umurunda olmayan Türkiye’yle ilişkiler konusunda Türkiye’ye yönelik ılımlı bir tavır sürdürmek zorunluluğu vardır. Yani Sevr Antlaşması’nın 90. yıldönümüne binaen Erivan sokaklarına Sevr haritaları asan aşırı milliyetçi grupların bu tavırları iki yönlü bir yaklaşımı koruyor. Taşnaksutyun Partisi’ne yaptığımız ziyarette görüşlerini aldığımız Giro Manoyan dahi bu ılımlılığa sahip. Ön şartlar olmadan Türkiye ile acilen ilişkilerin ilerletilmesi gerektiğini belirten Manoyan, Doğu Anadolu’dan şimdiye kadar herhangi bir resmi toprak taleplerinin olmadığını ve sınır sorunu yaşansa bile Suriye örneğinde olduğu gibi samimi ilişkilerin kurulacağından emin. Ana teması Doğu Ermenileri olan Taşnaksutyun Partisi’nin sosyalist olan tarafının gerektirdiği şekilde tüm Ermenilerin bir gün aynı yere dönüşünü istediklerini ve Erivan’daki politik-ekonomik elitlerin tekelinin kırılmasıyla kalkınmayı sağlayacaklarını belirtmekte. Aynı zamanda Manoyan, içerideki sorunların hallolmasına ek olarak Türkiye ile kurulacak ilişkilerin milli refahı artıracak bir etken olduğuna inanmakta.

“Soykırım konusu önceliğimiz değil ama önemli”

Cumhuriyetçi Parti sözcüsü Eduard Sharmazanov’la yaptığımız görüşmede ise, kendilerinin parti olarak Türkiye ile ilişkiler konusuna büyük önem verdiklerini, soykırım meselesinin gündemlerinde öncelikli olmadığını ancak önemini koruduğunu ve ön şartsız masaya oturmaya hazır olduklarını belirtmektedir. “Türkiye Karabağ konusuna karışmazsa en büyük iyiliği yapmış olur” diyen Sharmazanov Karabağ meselesi ile Türkiye ilişkileri konusunu birbirine karıştırmanın büyük yanlış olduğunu ve Karabağ’ın mutlaka özgürleştirilmesi gerektiğini söylemektedir. Türkiye ilişkileri konusunda alınacak uzun bir yolun olduğunu ve bu işin gerçekten zor olduğunu belirten Sharmazanov Rusya’nın hem Azerbaycan’a hem de Ermenistan’a yakın davranmasını ise son derece makul bir davranış olarak yorumlamaktadır. Çünkü sonuçta bölgede bir dengenin oluşturulması gerekmektedir. Sharmazanov ön şartların kimseye fayda sağlamayacağını, Türk tarafının süreci dondurduğunu, Ermenistan’ın ise kolay olan yolu seçtiğini yani koşulsuz diyalog istediğini belirtmektedir.

Muhalefet ile uzlaşma, diaspora ile yakınlaşma çabalarını sürdüren Ermenistan yönetimi önümüzdeki süreçte 2015 ile ilgili olarak Vatikan ve İsrail başta olmak üzere pek çok çevreden destek alabilir. Türkiye’nin şimdiye kadar diaspora üzerinden oluşturmaya çalıştığı diyalog zeminini Ermenistan’la gerçekleştirmesi ve iki ülkenin yakınlaşmasını sağlayacak adımlar atması gerekmektedir. İçeride kalkınmayı gerçekleştirecek olan 2023 hedefi doğrultusunda, yakın çevre ile de ilişkilerin ilerletilmesi ve sorunların asgariye indirilmesi gerekmektedir.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download