Ermenistan’da Sayısı Artan İdeolojik Afişler

Tunus’ta başlayıp bütün Arap ülkelerini kasıp kavuran “zulme direniş” eylemleri etkisini sürdürmeye devam ediyor. Arap ülkelerini derinden etkileyen olaylar bir zamanlar Sovyetler Birliği’ne bağlı olup, Sovyetler’in yıkılışından bu yana refaha ulaşamayan devletler tarafından endişeyle izleniyor. Bu endişeli devletlerden biri de Ermenistan. Ermenistan iktidarı, Ermeni halkının böyle olaylar çıkararak yönetimi sarsmayacağından adı gibi emin. Halkın uysallığını siyasi mekanizmanın güvencesi olarak gören iktidara karşı Ermeni Ulusal Kongresi oldukça sert çıkışlarda bulunmakta. İlk lider Levon Ter Petrosyan Ermenistan’ın aynı politikaları takip etmesi halinde Arap ayaklanmalarına benzer eylemler sonucunda hüsrana uğrayacağını belirtmekte.

Peki Ermenistan’ın 1991’den beri izlediği etkisiz politika halk tabanında neden karşılık bulamadı?

Bu sorunun cevabı, Ermenilerin Osmanlı zamanı ve sonrasında düvel-i muazzama ve yerel gruplar tarafından ideolojik tabanlı olarak yönlendirilmesinde yatıyor. Osmanlı Devleti’ne başkaldırışta Rusya ve İngiltere tarafından güvencesi verilen Ermeni yurdu beklentisi belli bir toprak parçasıyla tatmin edildiyse de, Sovyetler Birliği döneminde ASALA gibi oluşumlar da bu beklentinin yansımalarından ibaretti. Elbette yüz yıldan fazla bir süredir bu zincirin önemli halkalarından biri olan Taşnaksutyun faaliyetleri gözden kaçırılmamalıdır. 1909 Adana olaylarından sonra Türk yönetimiyle arası açılan Taşnaklar’ın 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nda kimin tarafında olacaklarını belirledikleri Erzurum Toplantısı’nda Rusya’yı tercih etmeleriyle başlayan kopuş bugüne dek yine büyük devletlerin güvencesini sayıklama yoluyla devam etmiştir. Sevr Antlaşması’nın Ermeni yurdu projesi Türkler tarafından mezara gömülmesi ve büyük ağabey Rusya’nın Taşnaklar’a umduğunu vermemesi üzerine dünyanın farklı ülkelerine dağılan Taşnaklar Soğuk Savaş döneminde Ermenistan’a ve çeşitli Ermeni oluşumlarına karşı sert tavrını sürdürmüştür.

Bağımsızlık sonrası Ermenistan’da refah ve huzur taleplerinden yararlanan Taşnaklar Ermeni halkının beklentilerine sadece ideolojik söylemlerle karşılık verebilmişlerdir. Bu karşılığın yansımaları ise şehir duvarlarına asılan Sevr haritaları, sözde soykırımın yıldönümlerine ait afişler ve Osmanlı dönemini anlatan resimler olmuştur.

Son dönemlerde tarihi olayların yıldönümüne ait çalışmaların göze çarptığı Ermenistan’da çeşitli siyasi gruplar halk tabanında etki oluşturmak amacıyla kolları sıvadı. Taşnak ve benzeri siyasi organlar sözde soykırımın yıldönümüne yaklaşılan süreç içerisinde tarihe atıf yapmaya devam ediyor. Bunlardan biri olan, Sevr Antlaşması’nın 90. yıldönümüne atfen hazırlanan afişte ise aynen Sevr haritasında belirtilen Ermeni yurdu temel alınmış. Sınırları Van’dan Trabzon’a uzanan ve Doğu Anadolu illerini kapsayan harita Taşnaklar’ın Ermenistan siyasetinde ağırlık kazanma çabasını da yansıtmakta. Sevr’in yeniden görüşülmesi Türkiye’nin doğu sınırlarını tanımayan mekanizmanın başlıca isteklerinden. Resmi kaynaklarda Batı Ermenistan olarak geçen Doğu Anadolu bölgesi, siyasilere göre Ermenilere verilen ve tutulması gereken bir vaatti. Ancak siyasi misyonunu bunun üzerine kuran partiler her geçen gün kan kaybediyor. Halk arasında “mücahitler müteahhit oldu” sözü sadece Taşnaklar için kullanılıyor. Bu da Ermenistan siyasi profili hakkında bilgi verici mahiyet taşıyor.

Sevr afişine benzer bir diğer afiş de Taşnaksutyun’un 120. kuruluş yıldönümüne atıf yapmakta ve ulusal kahramanlarını resmetmekte. Fotoğraflar arasında Talat Paşa’yı şehit eden Soghomon Teyleryan’dan, Ermeniler’in Osmanlı’dan kopuşuna sebep olan Andranik Ozanyan’a kadar pek çok sima bulunmakta. Bu afiş de Ermeni halkının Osmanlı dönemine yönelik duygularına hitap eden bir özellik taşımakta.

Ermeni aydınları ne diyor?

Gerek Taşnaklar gerekse ASALA meselesine yönelik olarak Ermeni aydınları benzer tutum sergilemekteler. Taşnaklar’ın özellikle son dönem Türk-Ermeni yakınlaşmasına olan soğuk ve eleştirel konumu müspet etki göstermemekte. Kafkasya Enstitüsü Başkanı Alexander Iskandaryan’a yönelttiğimiz “1915 olayları, ASALA ve Karabağ meselesinin ilişkiler üzerindeki etkileri nedir?” sorusuna cevabı oldukça net : “Kanuni zeminde herhangi bir etkisi yok. Ancak siyasi olarak elbette etkilerinden söz etmek gerekir. Bunlar özellikle Türkiye’de etkisini gördüğümüz konular. Bu konuları gündemde tutarak buradaki siyasi zeminde Türkiye – Ermenistan ilişkileri ve son dönem gelişmelerine yönelik  olarak faaliyet gösterenler var. Fakat bunlar hükümette herhangi bir etkiye sahip olan elit kesim değil. Entelektüeller var, Taşnak Partisi var. Bunlar mecliste sadece yüzde 7’lik temsil hakkına sahipler. Yani etkin güçleri bulunmuyor. Zaten Türkiye ile normalleşme süreci başlar başlamaz, kendileri her türlü siyasi sorumluluklarını bıraktıklarını açıklamışlardır. Bu tablo Ermeni hükümetinin profilini yansıtmıyor. Hükümetin duruşu bellidir. Şimdi Türkiye’de de bu meseleye karşıt olarak elinizde sadece sosyal bir sınır, entelektüeller grubu veya siyasiler yok. Ak Parti içerisinde de muhalifleri görüyorsunuz. Ak Parti homojen bir yapıda değil elbette. İçerisinde farklı taraflara yönelmiş olan gruplar var. Bu da ayrı bir sorun. Ermeni meselesi Türkiye’nin sadece dış politikasının değil, iç politikasının da bir sorunu olmaya başlamıştır. Türkler bu meselede Ermeniler olmadan kendi başlarına karar verme yetkisine sahip değil.”

Ermenistan’da bugüne dek süregelen tarih tabanlı propaganda faaliyetleri ne ekonomik gelişmenin önünü açtı ne de ülkenin bölgeye entegre olmasını sağladı. Bu durumdan kazançlı çıkan tek merci siyasi partiler oldu. Halkın mevcut duruma bakışı önümüzdeki zaman diliminde daha rahat anlaşılacaktır.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download