‘Türk-Ermeni ilişkileri normalleşmeli’

Elazığlı bir dedenin torunu olan siyaset bilimci Richard Giragosian ile Ermenistan-Türkiye ilişkilerini konuştuk. Richard Giragosian, Türkiye ile Ermenistan arasında “uzlaşma”nın yüksek çabalar gerektirdiğini, “normalleşme”nin ise daha kolay mümkün olabileceğini vurguluyor.

Ermeni diasporasının Türk-Ermeni ilişkileri üzerindeki etkisi hakkında ne söylemek istersiniz?

Ermeni diasporası yıllar boyunca Türk-Ermeni ilişkilerinin nasıl olması gerektiği konusunda liderlik rolünü kimseye kaptırmamıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Ermenistan’ın bağımsız olmasından sonra Ermenistan Türkiye ile ilişki kurma konusunda kendi başına inisiyatif almıştır. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın futbol diplomasisi vesilesiyle Ermenistan’a gelmesiyle diaspora artık sadece tamamlayıcı bir role bürünmüştür. Bugünkü konumda Ermenistan hükümetiyle, dış politikasıyla Türkiye ilişkileri konusunda kendi kararlarını alabilmektedir. Bugün diaspora sadece tamamlayıcı konumda duruyor. Türkiye – Ermenistan ilişkilerinin sahip olduğu bazı sorunlardan dolayı diaspora çoğu kez başvurulan merci olarak pozisyonunu korumaktadır.

Sizce Türk dış politikasının yeni açılımlarında Ermenistan’ın yeri ve önemi nedir?

Türkiye tarafından bakılacak olursa, Ermenistan mevzusu ilgilenilmesi gereken öncelikli konulardan biri. Bugün Ankara hükümetinin çözmesi gereken pek çok mesele bulunuyor. Örneğin; Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu, Irak sorunu, ABD ile ilişkiler, İsrail’le yaşanan sorunlar bunlardan bazıları… Oysa Türkiye – Ermenistan ilişkileri, futbol diplomasisinin tesis edilmesi, sınırların açılma mevzusu Türkiye’nin Güney Kafkasya’da etkin bir güç olmasının önünü açacak konulardır. Bir başka deyişle, Türkiye bu konuda yeterli adımları atamazsa, bölgede varlığını gösteremeyecek bir konuma geçer.

Türkiye ve Ermenistan arasında olası ekonomik ve enerji işbirliği hakkında ne söylemek istersiniz?

Ekonomi, ilişkileri tesis etmede ve ilerletmede oldukça önemli bir role sahiptir. Ermenistan tarafı sınırların açılması ve ilişkilerin tesis edilmesine razı. Bu, Türkiye için ekonomik ilişkileri tesis etmede ilk aşamadır. Türkiye için de bu aşama, Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu doğu bölgelerini kalkındırmak için çok önemlidir. Doğu’nun kalkındırılması, iş gücünün oluşturulması bence Türk milli güvenliği için de son derece önemlidir. Sadece Ermenistan bu aşama içerisinde doğrudan fayda sağlayan taraf olmayacak. Rusya gerçeği var ortada. Ermenistan’daki enerji ve ulaşım gibi kilit sektörleri elinde tutan Rusya da sınırların açılmasından fayda sağlayacaktır. Son olarak bu, herkesin fayda sağlayacak olan kazan-kazan oyunudur. Tamamen pozitif bir tablo. Taraflar kendi aralarında ticarete ve ekonomiye dayanan bir ilişki zemini oluşturacak ve bu güçlü işbirliği yolunu açacaktır.

Türkiye ile ilişkilerden konuşulduğu zaman Azerbaycan da mevzuya dahil oluyor. Siz Türk siyasetinde Azerbaycan etkisini nasıl yorumluyorsunuz?

Futbol diplomasisinden sonra gördüğümüz gibi bir çıkmaz içerisine girdik. Türk-Ermeni ilişkileri askıya alındı. Bunun tek sebebi Azerbaycan etkisidir. Özel olarak, Ermenistan-Azerbaycan arasında dondurulmuş çatışma olarak etkisini sürdüren Karabağ meselesi Türk-Ermeni ilişkilerine doğrudan etki eden bir mesele değil aslında. Bu sadece Türk-Ermeni ilişkilerinde ön şart olarak sunulan bir mesele. Bana göre Türkiye’nin stratejik hatası, Azerbaycan etkisini hafife almak ve Ankara’nın sonradan Bakü’nün gönlünü alma çabalarında abartıya kaçmasıdır…Şimdi görüyoruz ki, Türkiye Ermenistan ve Karabağ konusunda bir mazeretin arkasına saklanmaya çalışıyor. Türkiye’nin şimdiki sorunu, Karabağ meselesi ve Azerbaycan ilişkilerinin Ermenistan’la normalleşme sürecine etki etmesidir. Yani Azerbaycan kendini ihanete uğramış olarak görüyor. Bir nevi, Türkiye – Azerbaycan ilişkileri zarara uğramış gibi bir tablo var. Ancak şükürler olsun ki, şu anda Karabağ meselesinin ön planda kalması gibi bir durumu ön görmüyoruz.

Türkiye ve Ermenistan halklarının konuya yaklaşımı nasıl? Sizce zihindeki sınırlar açıldı mı?

Her zaman söylediğim gibi, fiziki olarak sınırlar kapalı fakat zihinlerdeki sınırlar açık. Siyasi olarak askıya alınan bir süreç var. Türkiye ve Ermenistan’ı ileri götürecek iki imkân var. Bunlar, sivil toplum kanadı ve kültürel çevre. Bu ikisi, diplomatik zeminde de ilerleyişi destekleyen çok önemli unsurlar. Türkiye gelecek yıl Haziran ayında gerçekleşecek seçimlerden sonra bu unsurlarla birlikte mevcut barış sürecini sürdürme imkânına sahip. Ermeniler Türkiye’ye, Türkler Ermenistan’a gelip giderek birbirlerini, iki komşu birbirlerini yakından tanıma imkânına kavuşurlar. Bu da mevcut süreci destekleyecek olan önemli bir konu.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Önemli bir şey eklemek istiyorum. Türkiye ve Ermenistan taraflarının geleceğe bakış açılarında farklılıklar mevcut. Her şeyden önce normalleşme süreciyle ilgili çalışıyoruz, uzlaşma ile ilgili değil. Bir başka deyişle, sınırların açılması ve diplomatik ilişkinin kurulması için asgari taleplerle ilgili görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Uzlaşı ise geçmişle, tarihte var olan trajediyle ilgili meselelerin tatlıya bağlanmasıyla sağlanacaktır. Bununla ilgili olarak yüksek çabalar bekleniyor. Bu çok önemli… Buna ek olarak Türkiye için ortada değerli bir imkân var. Türkiye fahri elçilikleri değerlendirme imkânına sahip. Yani Türkiye’deki Ermeni camiasını… Bununla aradaki köprüleri kurabilir. Bu camia Türkiye’ye Ermenistan’ı ve diasporayı, Ermenistan’a da Türkiye’yi anlamak konusunda yardımcı olabilir. Çünkü bugün Türkiye kendini yeniden tanımlıyor, gerekirse mücadele ederek. İyimserim, çünkü bu ortamda herkes elinden gelenin en iyisini yapıyor. Ahmet Davutoğlu son derece doğru bir şey söylüyor. “Komşularla sıfır problem, azami işbirliği”. Fakat bu komşular bütün komşuları kapsamalı, sadece iyi olan komşuları değil.

Mehmet Fatih ÖZTARSU / Haber10

http://www.haber10.com/makale/22471 

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download