Kimlik Değiştiren Çeçen Mücadelesi

Sovyetler Birliği’nin dağılışını takiben diğer Kafkasya bölgelerinde olduğu gibi Çeçenistan bölgesi de bağımsızlık mücadelesine girişmiş ve yıllarca Rus baskısına karşı savaş halini sürdürmüştür. Askeri kökenli liderlerin oluşturduğu “Rusya’ya karşı daimî savaş” felsefesi, Çeçen savaşçıların sayısındaki azalmayla yok olmaya yüz tutmuş ve Çeçen lider Alu Alhanov’dan sonra Rusya yönlendirmeli Ramzan Kadirov’un liderliğe gelişiyle yeni bir Çeçenya kimliği oluşturulmuştur. 2007’de Çeçen-İçkerya lideri Doku Umarov’un görevinden ayrılıp yeni bir oluşuma gitmesiyle göreve gelen Kadirov, Rusya’nın Çeçenistan için uygulamak istediği yumuşak güç politikasının yürütücüsü konumunu sürdürmektedir.

Ramzan Kadirov’un iktidara gelişi ile birlikte, Çeçenler’in Rusya’ya karşı giriştiği mücadele artık bölgede “Vahabilik” tehlikesi olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Cahar Dudayev’den itibaren milli bağımsızlık girişimi olarak vücut bulan Çeçen mücadelesi, 11 Eylül saldırılarından sonra Rusya tarafından Vahabilik tehlikesi olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Aynen ABD politikaları gibi Rusya da kökten dinci terörist grupların bölgedeki istikrarı bozmaya çalıştığını ve bununla her koşulda mücadele edileceği mesajını vermiştir. Bu konuda ilk açılım Şamil Basayev’in eylemlerinin dünyaya terörist faaliyetler olarak afişe edilmesiyle başlamıştır. 2002’deki Nord-ost tiyatro baskını ve 2004’teki Beslan krizi bunların en bilineni olmuştur. Basayev’in uyguladığı yöntemler sonuç itibariyle tartışılabilir ancak genel Çeçen mücadelesi profilinin Basayev’in eylemleriyle içinin boşaltılması Rusya’nın Çeçenistan konusunda radikal politikalar ürettiğinin bir göstergesidir. Bunları takiben Kadirov iktidarıyla, eski eylemcilerin avlanması ve Çeçenistan’a yeni bir çehre kazandırma çalışmaları başlamıştır. Eylemci avı Kadirov’un hazırladığı 5000 kişilik listeyle başlamış ve dünyanın çeşitli yerlerinde ikamet eden Çeçen mücadeleciler istihbarat servisleri tarafından ortadan kaldırılmıştır. Çeçenistan’da bulunan eylemci aileleri ise türlü baskılara maruz bırakılmış, eylemcilere yardımcı olan yerel halk da bu baskılardan payını fazlasıyla almıştır. Ramzan Kadirov’un deyimiyle, Rusya’ya karşı savaşmış ve bu yolda eli kana bulanmış herkes ortadan kaldırılmalıydı. Ancak mücadele zamanlarında fazla ön planda olmayan ve yeni dönemde Rusya için tehlike arz etmeyecek kişiler de –Londra’da sürgünde yaşayan Ahmet Zakayev gibi- Kadirov’un özel isteği ile memleketlerine davet edilmeye başlanmıştır. Çivinin çiviyi sökmesi formülüyle Çeçenistan’daki yeni politikalarında başarı gösteren Rusya, İslami terör olarak adlandırdığı grupları çevre bölgelerde takibe hız vermiştir. Çeçenistan mücadelesinin İslami kimliği, bahsettiğimiz şekilde 11 Eylül süreciyle doğmuş ve ABD tarzlı Rusya politikaları Kuzey Kafkasya’da kendisini hissettirmiştir. Ancak vurgulanması gereken başka bir nokta da vardır, Rusya Kafkasya ve Orta Asya’daki terörist gruplarla kısa sürede baş edemeyeceğini tahmin ettiği için ABD’nin bölgedeki varlığını bir fırsat olarak da görmektedir. Gerek bölgedeki önemli enerji hatları gerekse Rusya’nın dahilindeki ayrılıkçı mücadeleler için ABD’nin varlığı ve politikaları bölgedeki mecburi işbirlikleri olarak varlığını göstermektedir.

Vahabilik’e karşı savaş ilan eden Kadirov’un Çeçenistan’daki İslami çalışmaları da, dinen yoksun kalınan noktaları kapatmak için araç olmuştur. Sultanahmet Camii modelinde bir caminin inşa edilmesi, Müslüman boksör Mike Tyson’un Çeçenistan’a davet edilmesi, Kadiri tarikatına ait ritüellerin artırılması ve İslami konulardaki konferansların sıkça tertip edilmesi bunlardan bazılarıdır.

Rusya’nın 2010 başında yürürlüğe koyduğu Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi projesi üzerinde büyük etkisinin olduğunu düşündüğümüz Kafkasya Emirliği, Rusya’nın Çeçenistan’da izlediği sert politikalar sonucu oluşmuş olan ayrı bir tehlike olarak görülmektedir. Emirliğin kurucusu Doku Umarov, 2007 yılında kendi hakkı olan liderliği bırakmış ve bölgede yeni bir güç unsuru olmasını istediği Kafkasya Emirliği’ni kurmuştur. Emirliğin hareket sahası olarak Dağıstan, Çeçen-İçkerya, İnguşetya, Karaçay-Çerkesya, Kabardey-Balkar bölgelerini işaret etmiştir. Askeri kanadı “Kafkasya Cephesi” olan emirlik, silahlı mücadele ve ideolojik bilgilendirme çalışmalarını sadece bu bölgelerde değil, Gürcistan’a kadar olan başka bölgelerde de sürdürmesi gerektiğini belirtmektedir. Çeçenistan’daki eski milli direniş söylemi emirlik yoluyla artık İslami mücadele, kısa adıyla cihat olarak kendisini ifade etmektedir. Bugünkü Kuzey Kafkasya Federal Bölgesi’nin kapsadığı alanları önceki yıllarda kendi hareket sahası olarak ilan eden emirlik, sürekli surette Rusya’ya karşı mücadelenin devam edeceği mesajını vermekte ve yapılan çeşitli saldırıları üstlenmektedir. Son olarak Moskova’da gerçekleştirilen terör olayları Doku Umarov tarafından üstlenilmiş ve kendisi Rusya’nın aynı politikalara devam etmesi halinde saldırıların devamının geleceği garantisini vermiştir. Bu konuda Rusya’nın yakın dönemde emirliğe bağlı önemli isimleri öldürmesiyle, aynen 2000’li yılların başında olduğu gibi radikalleşen bir yaklaşım kendisini göstermiştir. Bütün direnişçileri tek bayrak altında toplama amacı güden emirlik, artık hareket bölgelerini kendi vilayetleri olarak adlandırmakta ve Rusya’nın siyasetine göre istikrarı bozan en büyük etken olma özelliğini korumaktadır. Rusya’ya göre bu bozulan istikrar, yeni ve güçlü bir idari yapılanmayla tasfiye edilecektir. Liderlerin, bölge temsilcisine uyarak Moskova ile irtibatları bu yolla sağlanacak ve devlet merkezi otorite konumunu sağlamlaştıracaktır.

Yeni projede Çeçenistan ve diğer bölgelerin imar yönünden kalkındırılması da ön planda yer almaktadır. Ramzan Kadirov, iktidara geldiğinden itibaren şehrin imarının hız kazandığını ve daha önceleri Stalingrad’la karşılaştırılabilecek kadar yıkıma uğrayan Çeçenistan’ın artık hızlı bir yapılanmaya gittiğini belirtmektedir. Yabancı sermayeye de teşvikler sunduklarını belirten Kadirov, Sovyet döneminde hizmet görmemiş olan köylere kadar hizmet götürdüklerini söylemektedir. Rusya, yeni projesinde vurguladığı hizmet anlayışını bu yolla daha kolay sağlayacağını belirtmektedir. Medvedev de federal bölgeyle ilgili açıklamalarında, şimdiye dek güç kullanılarak gerçekleştirilen etki hareketinin artık sivil ve idari yapılanmalar yoluyla gerçekleştirileceğini vurgulamıştır. Rüşvet, yolsuzluk ve kaçakçılık konuları da Kuzey Kafkasya’nın çözülmesi gereken en acil sorunları olarak açıklanmaktadır. Tüm bu açıklamalar Rusya’nın bölgeyle ilgili projelerinde ciddi ilerlemeler sağlamasını meşrulaştıran söylemlerden oluşmaktadır.

Gelecek bölümde diğer Kuzey Kafkasya yönetimlerinin Rusya’nın yeni projesindeki konumundan bahsedeceğiz.

Mehmet Fatih ÖZTARSU – Caspian Weekly

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download