Kafkasya yeni çatışmalara gebe

Ermenistan’da içeriği ve sonuçları oldukça tartışmalı bir referandum gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlayıp, parlamentonun gücünü artıracak anayasa değişikliği için yapılan referandumda yüzde 63 evet oyu kullanıldı. Halkın yarısı oy kullanmamayı tercih etti.

Referanduma giden süreç içerisinde, muhalefetin şiddetle karşı çıktığı anayasa değişikliği girişimi ile ilgili pek çok eylem gerçekleştirilmişti. Muhalefetin düzenlemeye karşı çıkma sebebi 2018 yılında görev süresi dolacak olan cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın kendi gücünü artırması olarak belirtiliyor. Üçüncü defa cumhurbaşkanı olamayacak olan Sarkisyan’ın başbakan olarak yönetimi devam ettireceği endişeleri dile getiriliyor. Karşı cephe ise demokrasinin gelişmesi ve düşürülen sandalye sayısıyla parlamento işleyişinin hızlandırılması gibi gerekçelerle anayasa değişikliğini savunuyor. Cumhurbaşkanlığı görev süresini yedi yıla çıkarıp, ikinci defa seçilmeyi engelleyen düzenleme görünürde bu makamı sembolik bir hale sokuyor.

Referandum sonuçlarına itiraz eden muhalif gruplar Erivan’da gerçekleştirdikleri gösterilerde oylama esnasında yaşanan usulsüzlükler, şiddet olayları ve oy çalma gibi işlemlerin yapıldığını belirttiler. Oylama sürecinde etkili biçimde sosyal medya üzerinden faaliyette bulunan çeşitli gruplar da oylama sonucunun çarpıtma olduğunu açıkladılar. Medya tarafından bir apartmanın oy listesine kayıtlı 178 kişinin bulunması, yurtdışında ikamet edenlerin oy listelerine dâhil edilmesi ve başkaları adına defalarca oy kullananların tespit edilmesi gibi oldukça sıra dışı olaylar kayda geçirildi. Yapılan itirazlar ve uluslararası gözlemcilerin konuyla ilgili raporları, iktidar yanlılarının “Yeni Ermenistan” açıklamaları yanında sönük kaldı.

Serj Sarkisyan ise yaptığı açıklamada, referandum sonuçlarının ülke demokrasisi için büyük önem taşıdığını ve hayır oyu verenlerin kendilerini ayrı bir cephe olarak nitelendirmemesi gerektiğini söyledi. Sarkisyan yeni seçim sisteminin bir yıl içerisinde düzenlenmesi ve 2017′deki parlamento seçimlerinin güven ortamında sağlanması gerektiğinin de altını çizdi.

Hem ülke içinde hem de bölgede çok ciddi sorunlarla karşılaşan Ermenistan’ın böylesi önemli bir süreçte “daha demokratik bir sistem” için girişimde bulunması doğal olarak akıllarda soru işaretleri oluşturuyor. Ülkedeki sarsılmaz oligarkların meskeni olan meclisi “business club” olarak nitelendiren muhalefet, yeni anayasa ile hiçbir şeyin değişmeyeceğinden emin. Şu anda gücü elinde tutan Sarkisyan’ın ileride başbakan olarak ipleri yeniden ele alacağı varsayımları muhalefetin argümanlarını makul gösteriyor. Sarkisyan silsilesine bağlı olan ve bilinen serveti dudak uçuklatan siyasilerin korunması da böylesi girişimlerle mümkün olabilir. 2015 yılı başlarında Sarkisyan’la büyük kavgalara tutuşan oligark-siyasetçilerin referandumda safları sıklaştırarak Sarkisyan’a destek olması ‘Yeni Ermenistan’ın eskisinden farklı olmayacağını gösteriyor.

BÖLGEDE SICAK ÇATIŞMA İHTİMALİ ÇOK

Ermenistan’da anayasa düzenlemesi yapıldığı takdirde içte ve dışta yeni siyasi krizlerin ortaya çıkacağı görülüyor. İçteki krizin sebebi Sarkisyan’ın gücünü kısa vadede ne pahasına olursa olsun azaltmak ve 2018′den sonra siyaset sahnesinden çekilmesini sağlamakla ilgili olacaktır. Yıllardır iktidar karşıtı onlarca eylem yapan, kalabalıkları meydanlara çekerek bir sinerji oluşturan, en ince ayrıntısına kadar yolsuzlukları halka duyuran muhalefetin vardığı nokta hâlâ yetersizdir. Halkın çoğunluğu mevcut durumda kıt kanaat geçinilse dahi var olan ekmek kapısının kapatılmamasını istiyor. Öyle ki, referandumda ne için oy kullandığını bilmeyen bir vatandaşla ilgili yapılan haber bu yargıyı doğruluyor. İlgili kişi, yerel bir yöneticinin kendisine “evet” oyu verdiği takdirde anayasa değişikliği ile Sovyet usulü kolektif tarım uygulamasının başlayacağını ve yurtdışında çalışmak zorunda kalan tüm akrabalarının iş imkânına kavuşacağını vaat ettiğini aktarıyor. Muhalefetin böylesi bir durumda mevcut dinamizmi artırarak halkın ilgisini çekmekten başka şansı yok gibi görünüyor.

Sarkisyan ise bu süreçte, şimdiye kadar olduğu gibi, siyasi krizlerden fayda çıkarma yolunu tercih edecektir. Kendisi veya kendi güdümünde başka birisinin yönetimde olması için çaba sarf edecektir. Yaşanacak siyasi suikastlar, Dağlık Karabağ’da körüklenecek yeni çatışmalar ve Rusya yayılmacılığının Kafkasya karakolluğunu üstlenme gibi yollar riskli olsa da, gücünü artırır. Referandum sonuçlarının açıklandığı sıralarda dahi Ermenistan’ın temas hattında başlattığı taciz atışları birdenbire gözleri çatışma bölgesine çevirdi. Bu kullanışlı hale gelen yöntemi daha da ilerilere taşımak Sarkisyan’ın elindedir. Birkaç ay önce yapılan büyük askeri tatbikatlar ile halkı olası bir savaş durumuna hazırlayan yönetim, bölgede yeni çatışmalar çıkararak bundan siyasi fayda sağlamaya çalışacaktır.

Aynı zamanda gerilimli Türkiye-Rusya ilişkilerinde Moskova direktiflerini yerine getirmek için gereken her şeyi yapabilecek olan Sarkisyan, Gümrü’deki Rus askeri üssünün bölgedeki olası örtülü operasyonları için gerekli desteği sunabilir. Bu kriz sürecinde Azerbaycan’ın Türkiye’ye sağladığı ve sağlayacağı destekler ile Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu gibi projelerin sabote edilmesi için oldukça elverişli imkânlara sahip olduğu unutulmamalıdır. Hazar’ı artık egzersiz sahası haline getiren Rusya’nın da Gümrü’yü kullanmayacağını düşünmek saflık olur.
Kısacası, iç ve dış gelişmeler bu yönde seyredebilir. Robert Koçaryan’dan beri devam eden Karabağ kökenli asker-yönetici geleneğinin devam etmesi tamamen Sarkisyan ve çevresinin elindedir. Yeni anayasa olsa da, olmasa da bu altın fırsatı kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır.

Mehmet Fatih ÖZTARSU – *Strategic Outlook Analisti

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download