Gürcistan ve Ermenistan’da eksen kayması mı?

Kafkasya’da 2013 yılı içerisinde gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde iç siyasette yaşanan gerilimler ülkelerin dış siyasetine de doğrudan etki gösteriyor. Bunlar içerisinde en istikrarlı görünen Azerbaycan’da dahi yönetime karşı sesini yükseltebilen onlarca sivil toplum kuruluşu ve muhalif siyasetçi şimdiye kadar görülmemiş bir etki oluşturarak mesajlarını dünya kamuoyu ile paylaşabiliyorlar. Fakat Gürcistan ve Ermenistan’da yaşanan olaylar ise demokrasi değerlerinin hangi şekilde ve hangi imkanlarla farklılık gösterebileceğinin işaretlerini veriyor.

Demokratik seçimler yoluyla yönetme gücünü yeni hükümete teslim eden cumhurbaşkanı Mikheil Saakaşvili Gürcistan’ı Batı reformlarıyla farklı bir ülke konumuna ulaştırmış ancak halk hayat şartları değişmediği için bu yenilikçi lideri rafa kaldırmıştır. Ülkenin yeni başbakanı Bidzina İvanişvili Gürcistan’ın önceliklerinin komşu ülkelerle denge siyaseti olduğunu ve halkın refah seviyesinin yükseltilmesi gerektiğini belirterek iş başına geçti. Seçildiği günden bu yana eski hükümet bünyesinde faaliyet göstermiş olan ve Saakaşvili’ye yakın olan onlarca ismin tutuklanması siyasetine hız kesmeden devam eden İvanişvili’nin kendi kadrosunu sağlamlaştırma eğilimi halk nezdinde olumlu karşılanırken demokratik bir ülkede böyle bir siyasetin kabul edilemez olduğunu belirten Batılı otoriteler ise sesini fazla yükseltememektedir. Bununla birlikte Rusya ile hedeflediği normalleşme süreci için hızlı adımlar atan İvanişvili orta vadede bu istediğini gerçekleştireceğe benziyor.

Rusya ile üçüncü bir ülke üzerinden görüşebileceklerini ifade ederek diyaloga yeşil ışık yakan Tiflis yönetimi Aralık ayı içerisinde Cenevre’de Rus yetkililer ile ilk görüşmeyi yapmıştır. Gürcistan’ın Rusya ile ilişkiler özel temsilcisi Zurab Abaşidze ile Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigoriy Karasin’in gerçekleştirdiği buluşma Rusya’da son derece olumlu karşılanmış ve ilk aşamada ticari ilişkilerin ilerletilmesi kararına varılmıştır. İlişkilerin aşama aşama düzeltileceğini belirten Rus yetkililer, durumun bu şekilde devam etmesi halinde Abhazya ve Güney Osetya ile ilgili sabit tutumlarını değiştirebilirler. Çünkü ilişkilerin normalleştirilmesi meselesine göreve başladığı ilk günden beri önem gösteren İvanişvili en başta, önceki hükümetin söylemlerinin tam tersi şekilde, 2014 Soçi Olimpiyatları’na tam destek vereceklerini dile getirmiş ardından hali hazırda kapalı olan Abhazya Demiryolu’nu açmaya hazır olduklarını belirtmişti. Çerkes Soykırımı’nı resmi olarak tanıyan Gürcistan’ın Soçi Olimpiyatları ile ilgili çıkışı ve bölgede sadece Ermenistan’ı memnun edecek olan ancak Azerbaycan, Türkiye ve Abhazya’yı rahatsız edecek olan Abhazya Demiryolu meselesi bölge ülkeleri ve yönetimlerini karşısına alma pahasına Rusya ile yakın ilişkileri kısa zamanda tesis etme isteğini açığa vurmaktadır. Bu demiryolu Tiflis’i hem Suhumi yoluyla Rusya’ya hem de Gümrü yoluyla Ermenistan’a bağlamaktadır. Bu demiryolunun iyi niyet göstergesi olarak açılması halinde Rus askeri birliklerinin Gümrü’deki üsse ulaşımı tamamen kolaylaşacak ve Gürcistan için ise Rusya ve Abhazya ile ulaşım sıklaştırılacaktır. Fakat ilk aşamada Rusya bu konuya itibar etmemiş, Abhazya bunun bir tuzak olduğunu belirterek karşı çıkmış, Azerbaycan ise Ermenistan’ın yeni bir soluk borusuna kavuşacağından dolayı Tiflis’in daha makul hareket etmesi çağrısında bulunmuştur. Çünkü bu konuda en avantajlı taraf Rusya olduğu kadar Ermenistan’dır.

Hali hazırda Avro-Atlantik mihverine olan yakınlığı konusunda şüphe duyulmayan Gürcistan bu durumu yine Mikheil Saakaşvili’ye borçludur. Ülkede yaşanan kadro çatışmaları ve Rusya ile yakınlaşma görüşmelerine rağmen Saakaşvili’nin Batı’ya verdiği mesajlar son derece olumludur. Önümüzdeki yıl gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı seçimleri Gürcistan temelinde Kafkasya’nın kaderini belirleyecek önemdedir. Yaşanacak gelişmeler Türkiye’yi de doğrudan ilgilendirecek olan ve muhtemelen jeopolitik dengelerde kırılmalar oluşturacak mahiyettedir.

Ermenistan’da Sindirilen “Demokrasi”

Ermenistan’da Şubat ayında gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimleri Erivan’da pek çok siyasetçinin karşı karşıya gelmesine sebep olmuştur. Son aylarda siyasi alandaki etkisinden korkulan eski dışişleri bakanı Vartan Oskanyan, kurmuş olduğu sivil toplum kuruluşu Civilitas’ın adının karıştığı yolsuzluk iddiaları nedeniyle, büyük bir karalama kampanyasına maruz bırakılmıştır. Siyasi arenada saf dışı bırakılmasıyla kendisinin ülke siyasetindeki etki gücü kırılmış ve rekabet diğer siyasiler arasında devam etmiştir. Aynı şekilde Müreffeh Ermenistan Partisi lideri Gagik Tsarukyan’a şantaj uygulandığı yönündeki iddialar nedeniyle, ülkenin en büyük oligarklarından olan Tsarukyan’ın da bu sebeple seçim yarışından çekildiği dile getirilmektedir. Bunun gibi, sindirilen ve geri planda bırakılan pek çok siyasetçi özgür düşüncelerini ifade etmekte dahi zorlanmaktadır. Bu kişilerin en belirgin ortak özelliği ise, ülkenin Rusya etkisinden sıyrılarak komşularla daha etkin bir ilişkiye girmesini savunmalarıdır. Ancak görünen o ki, statükonun devamını arzu eden kesimler her zaman olduğu gibi yine başarılı olmuşlardır, bu da demokrasi adına herhangi bir gelişmenin yaşanmayacağını göstermektedir.

Erivan’da varlığını sürdüren derin siyaset-oligarşi varlığı ülkenin iç ve dış siyasetini tayin ederken bir yandan kendi yatırımlarını artırmanın yolunu tutmakta diğer yandan ise ülke ekonomisini başarısız bir şekilde yönetmektedir. Ülkeyi jeopolitik sıkışmışlıktan kurtarmanın reçetesini arayan siyasetçiler ise bir şekilde susturulmaktadır.

Yeni seçilecek olan cumhurbaşkanının görev süresi boyunca bölge ülkelerinde yaşanacak olan değişimler, Gürcistan-Rusya ilişkilerindeki ilerlemeler, Rusya’nın Avrasya Birliği girişimleri, Karabağ’da yaşanacak olan gelişmeler ve bölgedeki Batı siyaseti Ermenistan’ın rotasını tayin edecek önemdedir. Ermenistan’ın Rusya’ya olan bağımlılığının yanı sıra Avrupa Birliği ve NATO’ya verdiği olumlu mesajlar dikkatle tahlil edilmelidir. Bunun yanı sıra yeni liderin görev süresi 2015’i de kapsamakta, dolayısıyla bu kişinin Türkiye’ye olan yaklaşımları büyük önem taşımaktadır.

Bölgede yaşanan değişimler Türkiye tarafından ciddi şekilde takip edilmeli ve gerekirse tedbir politikaları oluşturulmalıdır. Çünkü bölgede gelgitler yaşayan Batı ve Rusya etkisi Türkiye’nin Kafkasya’daki konumunu da belirleyecek mahiyettedir.

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download