Ermeni gençlerin en çok istemediği şey Karabağ’da asker olmaktır

“Karabağ’da Azerbaycan Türkleri’ne yönelik soykırım gerçekleştirildi ve bunun sonucunda 1 milyon insan vatanından ayrılmak durumunda kaldı” Bu sözleri Ermenistan’ın Sobesednik Gazetesi’nin kendisiyle yaptığı röportajda Kafkas Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan Yardımcısı ve hali hazırda Ermenistan’da bulunan Kafkasya Uzmanı Mehmet Fatih Öztarsu söylüyor. Milli.Az Haber Portalı Ermenistan’da bulunan, yerli halkın düşüncelerini takip edip onların halet-i ruhiyesini öğrenmeye çalışan Mehmet Fatih Öztarsu ile konuştu. Türkiyeli uzmanla olan sohbetimizi takdim ediyoruz.

 Mehmet Bey, Ermenistan’da belirttiğiniz düşüncelerden dolayı size karşı olumsuz bir davranış gerçekleştirildi mi? Genel olarak Ermenistan halkının düşüncesinde gerçeklik neyden ibarettir? 

Ermenistan’ın gündelik hayatını kapsayan üç önemli konu vardır. Bunlar; sözde soykırım iddiaları, Karabağ meselesi ve bu iki maddenin tesir gösterdiği işsizlik sorunu. Ülke ekonomisi, Ermenistan’ın iki komşusuyla yaşadığı sorunlardan doğrudan etkileniyor. Böyle bir ortamda Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik yaklaşımların eleştirilmemesi düşünülemez. Öncelikle araştırmacı – yazar olarak Ermenistan’ın içinde bulunduğu vaziyetin temel sebeplerini vurgulamamız gerekir. Ermenistan’daki medya çevrelerinin bize yönelttiği sorularda bu konuya devamlı surette vurgu yapıyoruz. Aslında ülkenin yüzleşmekten kaçındığı meseleler birbiriyle bağlantılı. Soykırım iddiaları bir nevi kurtuluş reçetesi. Türkiye’yi baskıya almak için başvurulan bir siyasi araç. Ancak kimse Karabağ’da gerçekleştirilen soykırımla ilgili konuşmak istemiyor. Biz de diyoruz ki, madem Türkiye soykırım olarak iddia edilen olayları kabul edecek, o halde “Karabağ’da da bir soykırım gerçekleştirilmiştir” demeliyiz. Eğer Ermenistan yönetimi bunu kabul ederse sorun yok. Ama Karabağ meselesi vazgeçilmez bir milli dava olarak varlığını sürdürecekse, biz de Karabağ’da soykırım yapıldığını kabul ettirmeliyiz. Sonuç olarak ne Türkiye’ye yönelik iddialar ne de Karabağ için verilen uğraşlar Ermenistan’a fayda sağlamıyor. Ülke ekonomisi bundan büyük zarar görüyor. Türkiye ile sınırlar kapalı olmakla birlikte, askeri harcamalar halkın beline ayrı bir yük yüklüyor. Eleştirilerimizin doğruluğu Ermeniler tarafından da kabul ediliyor. Özellikle genç kesim bu konuda ılımlı. Dolayısıyla bize karşı herhangi bir karşı tavır gerçekleşmiyor. Sözlü tartışmalar haricinde herhangi bir olay yaşanmıyor. Fikirlerin yaşamaya hakkı vardır. O yüzden kimse kötü bir yaklaşım sergilemiyor. Sonuçta herkes kendi fikrini savunuyor.

Karabağ ile ilgili olarak Ermeni siyasetçilerin düşünceleri nasıl? Bu konu hakkında siyasetçilerle konuştunuz mu?

 Ermeni siyasetçiler Karabağ konusunda genel olarak aynı düşünceye sahip. Yani genel anlamda siyasetçiler için Karabağ genç Ermenistan Cumhuriyeti’nin milli davasıdır ve hiçbir surette başkasına devredilemez. Ancak ılımlı görüşe sahip siyasetçiler de mevcut. Biz siyasetçilerle Karabağ ile ilgili olarak fazla konuşamıyoruz. Çünkü Ermenistan için Karabağ meselesi, Türkiye’nin dahil olmaması gereken bir mesele. Bugün Ermenistan’da Karabağ ile ilgili olarak Levon Ter Petrosyan’ın yaklaşımları dikkat çekicidir. Petrosyan’a göre, geçtiğimiz Kasım ayında Erivan’daki Metanadaran mitinginde de belirttiği üzere, Karabağ meselesi fazla uzatılmadan sonuca kavuşturulmalı. Ermenistan’ın önceliği, milli ekonominin geliştirilmesidir. Bu yüzden Petrosyan milli ekonominin gelişimini Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesine ve Karabağ davasından vazgeçilmesine bağlıyor. Bu, Ermeni kamuoyunda sert tepki gören bir görüş. Ancak Petrosyan’ın Ermenistan siyasetindeki yerini ele aldığımızda, yarın nelerin değişebileceğini de düşünmemiz gerekir. 

“Önceki yıllara göre, Taşnaklar’ın imajı güçlü değil”

 Bunun yanı sıra durmadan Karabağ ve sözde soykırım iddialarıyla ilgili propaganda faaliyetleri yapan siyasi kesimler de mevcut. Meclisteki sandalye sayısı azalan Taşnak Partisi de bunlardan biri. Taşnaklar’a göre Karabağ için askeri harcamaların artırılması gerekir ve Azerbaycan’la asla diyalog kurulmamalıdır. Taşnaklar’ın önde gelen isimlerinden Giro Manoyan’ın demeçlerinin de son aylarda sertleştiğine şahit oluyoruz. Karabağ ile ilgili Minsk görüşmeleri de dahil olarak atılan diyalog adımlarının faydasız olduğunu, tek çözümün savaş olduğunu savunan Taşnaklar’ın günden güne kan kaybettiği aşikar. Türkiye’de eski siyasetçiler için söylenen meşhur bir söz vardır : “Mücahitler müteahhit oldu.” Ermeniler bu sözün aynısını Taşnaklar için söylemekteler. Taşnaklar’ın imajı eskisi gibi sağlam değil. Karabağ konusunda iki tarafın da diyalog yoluna başvurması gerektiğine inanıyorum. Meseleye üçüncü tarafların dahil olması işi uzatmakla birlikte, Ermenistan ve Azerbaycan’ın birbirlerine karşı düşmanlık gütmesini de alevlemektedir. Bu sorun iki taraf arasında çözülmeli.

Pekiyi sade insanlar ne düşünüyorlar? Genel olarak Ermeni halkında barışa meyil hissediliyor mu?

Ermeniler için günlük hayatın temel özelliği geçim derdidir. Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu durum büyük bir işsizlik sorunu meydana getirdi. Halkın siyasi meselelere yaklaşımı, siyasetçilerin propagandasıyla şekilleniyor. Ancak genel anlamda, Karabağ meselesi halk için bir yük. Gençlerin iki yıl askerlik yaptığı Ermenistan’da, en istenmeyen olay Karabağ bölgesinde asker olmaktır. Çünkü sonu gelmeyen çatışmalar ve barışın ufukta görünmemesi büyük bir sıkıntı. Dolayısıyla halk bir an önce Karabağ konusunda bir çözüm bekliyor. Aynı zamanda Türkiye ile ilişkiler konusunda da aynı durumu görebiliyoruz. En kısa zamanda sınırların açılması ve ekonominin canlanması isteniyor. Ermeni halkının ihtiyacı olan en büyük şey, Azerbaycan ve Türkiye’yle ilişkilerin düzelmesidir. Azerbaycan’dan Ermenistan’a göçen Ermeniler de bunu vurguluyor. Azerilerle Sovyetler Birliği döneminde arkadaş olduklarını ancak bugünkü çatışma ortamının kendilerini rahatsız ettiğini belirtiyorlar.

“Askeri olarak Azerbaycan mutlak üstünlüğe sahiptir”

Hali hazırda Azerbaycan’da işgal altında kalan toprakların savaş yolu ile krtarılmasına yönelik beklentiler artmaktadır. Bu açıklamalar Ermenistan’da nasıl karşılanıyor?

Savaş, artık konuşulan bir seçenek oldu. Minsk Grubu’nun gerçekleştirdiği sayısız toplantılar olumlu bir netice vermedi. Üçüncü tarafların meseleye dahil olması olumlu bir netice vermedi. Tam aksine, iki tarafı da birbirine düşürdü. Azerbaycan askeri bütçesini artırırken, bunun aynısını Ermenistan da yapıyor. Ancak mukayese edildiğinde herkesin kabul edeceği bir şey var ki, Azerbaycan bu konuda mutlak bir üstünlüğe sahip. Buna rağmen Serz Sarkisyan Karabağ’a gidip, askerlere ateşli konuşmalar yaparak moralin yüksek tutulması için çalışıyor. Ancak moral ne kadar yüksek tutulursa tutulsun, Ermenistan halkı savaş istemiyor. Zaten 1991’den beri gerçekleşen ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılar bugünkü vaziyeti derinden etkiliyor. Şayet bir savaş çıkarsa, bundan zarar gören taraf yine Ermeni halkı olacak. Tabii savaş meselesi şimdilik söylem olarak vaziyetini koruyor. Dondurulmuş bir sorun olan Karabağ’ın savaş dışında çözümleri mevcut olsa da, bu konu epey bir süre alacaktır. Bu süre içerisinde de siyasi propagandalar devam edecek, güç gösterileri tekrarlanacak. Türkiye de şimdiye kadar olduğu gibi bu haklı davasında Azerbaycan’dan yana olan tavrını devam ettirecektir.

Ermenistan-Türkiye sınırlarının açılmasına yönelik düşünceler nasıl?

Gündemdeki en önemli konulardan biri budur. Ermenistan halkı bu konuda çeşitli görüşlere sahip. Sınırların açılmasını destekleyen önemli bir çoğunluk bulunuyor ve bu insanlar siyasi taleplerin kendilerini ilgilendirmediğini belirtiyor. Onlar için önemli olan, ekonominin canlanması. Kafası karışık olan kesim ise, Türkiye’ye taviz verileceğinden endişe ediyor. Çünkü hali hazırda Ermeni diasporası devamlı surette sözde soykırım iddiaları üzerine siyasi propagandalarını sürdürüyor. Ermeni halkı da bundan etkileniyor. Ancak diaspora zenginlik içinde yaşarken, Ermenistan fakirleşiyor. Bu durumda ülke refahının yükselmesini isteyenler Türkiye’yle sınırların açılmasını destekliyor. İran’la ve Gürcistan’la yapılan ticaret yeterli gelmiyor. Batıya açılmak için Türkiye’yle sınırların açılması gerekir. Ancak belirttiğimiz gibi, Türkiye Karabağ ile ilgili duruşunu korumaya devam ettiği için Erivan yönetimi zaman zaman Türkiye’yi sert şekilde eleştirmektedir.

Sizce Ermenistan’da yönetim değişikliği olursa, bu Karabağ sorununun çözümüne etki gösterebilir mi?

Ermenistan’da mevcut yönetim Karabağ konusunda tecrübeli. Serz Sarkisyan Karabağlı bir lider. Ancak bugün dillendirilen bir mevzu var. Sarkisyan “Son Mohikan” olarak nitelendiriliyor. Kendisinden sonra Karabağ konusunda tecrübeli olan, Karabağlı olan ve mevcut durumu devam ettirebilecek olan bir liderin olup olmayacağı tartışmalı bir konudur. Agresif politikalar Karabağlı Robert Koçaryan dönemiyle başlamış, bugün de devam ettirilmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, Ermenistan bu konuda kendi başına hareket edebilecek imkana sahip değil. Karabağ için şöyle düşünebiliriz : Bir stadyumda üç oyuncu kendi aralarında top oynayarak paslaşıyor, tribünde de iki tane seyirci var. Top oynayan oyuncular Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Fransa. Yani Minsk Grubu eşbaşkanları. İki seyirci de Azerbaycan ve Ermenistan. Maalesef bu konuda dış etkinin varlığı en önemli konudur ve bu devam edecektir. Azerbaycan’ın bu konuda kendisine güveni tamdır ve böyle devam edecektir. Ancak Ermenistan yönlendirilmeye muhtaç bir şekilde yol izlemektedir. Bu da, belirsizliğin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini gösteriyor.

Röportaj : Elnur Eltürk – Milli.az
You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download