Alaska’da Türk Lokantası

Dünyanın neresine giderseniz mutlaka orada bir Türk’e rastlarsınız. Orta Asya göçünden bu yana yayılmacı politikasını devam ettiren Türkler, dünyada en zor şartların yaşandığı bölgelerde bile faaliyet gösteriyor.Coşkun Aral’ın sunduğu Haberci programında bu olaya hayretler içerisinde şahit oluyoruz. Aral’ın ziyaret ettiği yerlerden olan Alaska’da bile Türklerin olduğunu ve oradaki insanlara çeşitli yollarla ülkemizi tanıttıklarını, bir nevi fahri konsolosluk görevini yerine getirdiklerini hayranlıkla müşahade ediyoruz.

Alaska’da turizm ve ticaretin en yoğun olduğu Anchorage’da faaliyet gösteren İstanbul Restoranı bu örneklerden sadece biri. İşletmeci Aybey Gençosmanoğlu’nun ifadesiyle Alaska’da bulunmak garip ama güzel bir duygu. İklim özellikleri ve kültürel bakımdan farklılıklara sahip olan bu coğrafyada ülkemizi temsil etmenin gururunu yaşıyorlar.

Türk damak tadının buralara ulaşmasıyla, bölge insanının da Türk mutfağına ilgisi artıyor. Açık mutfak şekliyle kurulan restoranda haftalık yemek yapma dersleri bile veriliyor. Ve o coğrafyada Türklere ait olan tek faaliyet onlar tarafından gerçekleştiriliyor.

Altıyüzbin nüfusa sahip Alaska’da Amerikalılar ve Ruslar dışında değişik milletlerden de insanlar var. Türk restoranının toplumun her kesimince bilinmesi ve takdir edilmesi ayrı bir gurur kaynağı. Böylesi güzelliklerin dünya genelinde kendini göstermesi bizler için çok önemlidir. Fakat ülkemizde maalesef medyamızın sorumlu olduğu kültürden uzak, dünyadan habersiz olma anlayışı halk içinde yayılan bir hastalık halini almaya başladı.

Yıllar önce Dönence programıyla dünyayı bizlere tanıtan merhum Barış Manço’nun uğraşları ile başlayan bu kültür programları, insanımızın dünya hakkında bilgi sahibi olmasını amaçlıyor. Şu an Haberci, Ayna, Nar-ı Beyza gibi programlar bunun için büyük çabalar sarfediyor.

Fakat toplumun yönlendirildiği yol biraz daha farklı. Gündemi oluşturan yersiz konular halkımızın aklını karıştırmakta ve maalesef en büyük bilgi alımı sağlayabileceği bu yolu da tıkamakta. İnsanımızın işine yarar kültürel birikime hasret olduğunu görüyoruz. Ve yersiz gündem oluşturanlar da bunu biliyorlar. Çünkü bu millet ne zaman kültür seviyesini yükselttiyse o zaman seviye katetmeye başladı.

Ne zaman kültürden uzaklaşıp yapay konularla kandırıldıysa o zaman toplumun her tabakasında bir gerileme meydana geldi. Boş gündemlerin, kafa karıştırıcı konuların fazla reyting getirmesinin sağladığı geliri bir kenara bırakıp ; “Bu millet için neler yaparım?” düşüncesinin oluşması lazım.

Son on senede aileye yönelik yapılan programların sayısında azalma oldu. Görünürde aile için çalışan yapımcılar aslında aileyi boşluğa, ümitsizliğe, şiddete, iyi olmayan eğilimlere sürüklemekteler. Yapılan diziler, yarışmalar, showlar ve hatta haber programları bile bu yönde büyük mesafe kat ediyorlar. İnsanlar artık kendilerine verileni mecburen kabul ediyor. Çünkü ortada işe yarar faaliyet gösteren kişi ve kurumlar görünmemekte.

Bunun yanı sıra insanı eğitme amaçlı yararlı çalışmalar da var. Fakat baskın güç malumunuz. Bu gücü ancak, öze dönük bir yenilenme ortadan kaldırır. Bu yönde platformların insanları bilinçlendirmesi ve faydalı çalışmalara öncülük etmesi gerekiyor. Kendimize sormalıyız : “Benim için iyi olan nedir?” Acaba gün be gün aklımızı karıştıran ve bize hiçbir katkı sağlamayan faaliyetler mi? Yoksa illa ki bu ülkenin insanına faydalı olunsun diye yapılan çalışmalar mı? Bizler boş iş yapanların ekmeğine yağ sürüyoruz. Kendimiz için en iyi olanı seçersek zaten şu anki durum ortadan kalkacak.

İnsana yapılan yatırım en büyük yatırımdır. Sonuçta bu ülke insanı kalkınacak. Maddi kalkınmanın temeli fikri kalkınmadır. Medya bu konuda mutlaka hassas olmalı. Halkımızdan da isteğimiz ; kendilerine büyük kazanımlar sağlayacak bu tür programları desteklemesidir. Dünya genelinde bizim insanımızın başarıları yer alıyor. Her yerde bizi temsil eden insanlar var. Bu güzellikleri görmeli ve bilmeliyiz. Bu konuda acilen bilinçlenmek gerekiyor. Ve yaşlısından gencine, toplumun her kesiminin kültüre önem vermesi bizler için kaçınılmaz bir durum. Zaman geçmeden bir şeyler yapmanın tam vaktidir.

(ilk yayın tarihi Nisan 2006, IV. Kuvvet Medya)

Mehmet Fatih ÖZTARSU

You can leave a response, or trackback from your own site.

Leave a Reply

Powered by WordPress | Designed by: Free Web Space | Thanks to Best CD Rates, Boat Insurance and software download